Filistin'de çözümü sadece rüyalarımızda görebiliyoruz...

İsrail-Filistin ihtilafının çözümü ayrıntılarıyla bilinse de, uluslararası toplumun ilgisizliği ve Arapların sessizliği barışı erteliyor. Araplar gösteri düzenleyip en iyi durumda ayakkabı fırlatmaktan başka hiçbir şey yapmıyor.

Soğuk bir gecede Filistinlilerin uzlaştığını hayal ettim. Fetih Batı Şeria'da İsrail işgal güçlerine karşı cephe açarken, Hamas İsrail saldırılarına direnişini sürdürüyordu. İsrail'e komşu Arap ülkeleri Mısır, Suriye, Ürdün ve Lübnan'ın, İsrail'le mücadelede cephe açma kararı aldıklarını, Körfez ve Kuzey Afrika'daki diğer Arap ülkelerinin de ortak Arap savunması anlaşmasına bağlılıklarını yineleyip deniz, hava ve kara güçlerini cepheye gönderme girişiminde bulunduklarını hayal ettim...

İran ve Arap ülkelerinin anlaşmazlıklarını aştığını ve İsrail'e karşı cepheye yığmak için güçlerini ve imkânlarını birleştirme kararı aldıklarını hayal ettim. İran'ın ve petrol üreten Arap ülkelerinin başta ABD olmak üzere İsrail'e destek veren ülkelere petrol ve doğal gaz ihracatını durdurduklarını hayal etti. İslam Konferansı Örgütü ülkelerinin, İsrail'e karşı koyan güçleri desteklemek için Arap cephesine askeri birlik ve lojistik destek gönderdiğini hayal ettim.
Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerinin İsrail'le ilişkilerini kestiğini ve Papa 16. Benediktus'un işgal altındaki Kudüs'e yapmayı kararlaştırdığı ziyareti iptal ettiğini hayal ettim. Rusya'nın, Arap dünyasıyla askeri ve siyasi işbirliği köprüsünü yeniden inşa ettiğinin hayalini kurdum...

AB'nin Yahudi baskısından kurtulduğunu ve Filistinlilere yönelik Yahudi zulmüne karşı çıkma kararı aldığını hayal ettim. Seçilmiş ABD başkanı Barack Obama'nın başkanlık yemininin hemen ardından İsrail'le stratejik koalisyon anlaşmasını iptal ettiğini, ABD'nin BM Güvenlik Konseyi'ndeki veto hakkını İsrail'in insanlık karşıtı suçlarını kınayan kararları bloke etmek için kullanmayı durdurduğunu hayal ettim.

Ardından BM Güvenlik Konseyi'nin İsrail saldırılarını durdurmak, İsrail'i çekilmeye sevk etmek ve 1967'de işgal ettiği toprakların tamamı üzerinde bir Filistin devleti kurmak için Filistin'e çok uluslu bir güç gönderme kararı aldığını hayal ettim. Golan Tepeleri'nin Suriye'ye, Şeba Çiftlikleri'nin Lübnan'a verildiğini, işgal altındaki bütün Arap topraklarındaki Yahudi yerleşimlerinin kaldırıldığını ve Kudüs'ün özgür Filistin devletinin başkenti olduğunu hayal ettim.

Soğuk şiddetlenince gözlerimi açtım ve bunların karmaşık rüyalar olduğunu gördüm. İşin aslı şu ki, İsrail Gazze'de toplu öldürme operasyonlarını ilerletiyor ve Filistinliler hâlâ bölünmüş durumda. Araplar paramparça, Müslümanlar birbirlerinden uzak. Üçüncü dünya ekmek arayışında. Papa dua etmekten başka bir şey yapamıyor ve Rusya yakın komşularının kendisine karşı gelmesi sonrası kendisini savunmakla meşgul. Avrupa söylediğinin tersini yapıyor; hâlâ kendi çözümsüzlüğünün esiri. Obama yaşananlara ilgilenmiyor. Yeni başkanın ilgilendiği öncelikli mesele, Amerikan ekonomisine yeniden ayakları üzerinde durmasını sağlayacak şekilde nasıl destek olacağı. Golan işgal altında. Şeba Çiftlikleri müsadere edilmiş durumda. İşgal altındaki topraklarda bir Filistin devleti yok. Kudüs Yahudileştirilme darbeleri altında eziliyor.

Gazze'yse karadan, denizden ve havadan İsrail saldırılarıyla tecrit edilmiş durumda. Filistinliler İsrail'in işlediği suçun sorumluluğuna dair birbirlerini suçlamayı sürdürüyor. Bizler bazen bir grubu alkışladık, bazen ABD ve İsrail'i lanetledik. Biz sokaklarda haykırmak, gazete ve radyolarda süslü açıklamalarda bulunmak ve en iyi durumda da ayakkabı fırlatmak bir şey yapamıyoruz. Bu güzel rüyayı gördüğüm gün, çirkin gerçeğin kabusunu yaşamamak için gözlerimi ilelebet açmamayı temenni ettim. (Lübnan gazetesi Müstakbel, 9 Ocak 2008)