Almanya 21. yüzyılda daha renkli ve çoğulcu bir hale geliyor. Dışarıdan insanlar ülkemize taşınıyor veya burada Alman olmayarak doğuyor. Biz Almanlar bu gelişmeyi memnuniyetle karşılıyoruz. Göç bize sadece demografik gelişmenin etkilerini hafifletmekte yardımcı olmuyor.
O bizim için aynı zamanda kültürel zenginlik, ekonomik itici güç ve dünyaya açık geleceğe bakan bir Almanya'nın göstergesini oluşturuyor.
Birkaç gün önce Londra'daydım. Bu Avrupa'nın en önemli metropolünün cazibesini artık neredeyse İngiliz çayı ve cipsli balık (fish'n chips) yemeği gibi geleneksel İngiliz mutfağı kadar, Pakistan gıda marketleri, Hintli lokantalar ve Güney Afrikalı kariyerler oluşturuyor. Ve bütün bunlara rağmen hiç kimsenin aklına İngiliz yaşam tarzının tehdit altında olduğu fikri gelmiyor. Bu anlamda Londra benim için bir model oluşturuyor.
Birçok yönden Almanya heterojen kimliklerin ülkesidir. Bütün bu farklılıklardan ortaklıklar üretmekte İngilizler kadar başarılı olduğumuz söylenemez. Doğu Almanlar, Batı Almanlardan farklı tecrübelerden etkilenmekte, 'vatan' kelimesinin sürgün edilen Almanlarda oluşturduğu çağrışım ile, 1945 yılından sonra memleketlerinde kalanlarda oluşturduğu çağrışım birbirinden farklı. Benim için bu çok sayıda Alman kimlikleri arasında Almanya'da yaşayan sekiz milyon Alman olmayanın ve bir o kadar da 'göçmen kökenli' Almanların kimlikleri yer alıyor. Onların kendilerine özel kültürleri, geçmişleri ve hatıraları var. Bu çeşitlilik hepimiz için bir kazanımdır. Ancak bu çeşitliliğin bizim için oluşturduğu meydan okumayı da görmemek için kör olmak gerekiyor.
Bu değişen ortamda memleketimizin birlikteliği güçlendiren ve ortak hareket anlayışını netice veren iç köprülere ihtiyacı var. Ben tam burada, ister erkek olsun isterse kadın, cumhurbaşkanının üstlenmesi gereken muazzam bir görev görüyorum: Sadece bir tek geçmişin olduğundan söz etmez de çeşitli geçmişlerin olduğu gerçeğinden hareket edersek -Doğu Alman, Batı Alman, göçmen kaynaklı ve nihayetinde İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yurtlarından sürgün edilen Alman- doğal olarak herkes için geçerli olan tek bir şimdiki zamanın olmadığı da anlaşılır. Bu durumda toplumda, aralarında cumhurbaşkanlığı makamının en ön sırada yer aldığı bu farklı okuma şekillerini birleştirecek mercilere ihtiyaç var. Bu merci farklı okuma şekillerini birleştirerek bir taraftan çeşitliliğe açık, diğer taraftan ise birleştirici ve müşterek olana vurgu yaparak güçlendirmeli ve böylece modern Alman doğallığı şekline getirmelidir. Bu durumda artık ülkede bir numara olan kadının veya erkeğin öncelikli görevi, mevcut ve değişmez kabul edilen bir ulusun temsilciliğini yapmak olmayacaktır. Buna artan oranda toplumumuzu oluşturan farklı tartışma ve yaşam dünyalarının yönetimi de eklenecektir. Buna göre hedef, gitgide bütünleşen Avrupa'da milli beraberliği sürekli yeniden inşa etmek olmalıdır. Herkes için bağlayıcı temeli ise Anayasa'mızın değer ve normları oluşturmaktadır. Ancak Anayasa'da öngörülen toplumsal birliktelik, sürekli başarısız olma tehlikesi ile karşı karşıya bulunmaktadır. Bu toplumsal birlikteliğin canlılık ve tazeliğini koruması için ikna edici argümanların gücü ile sürekli yeniden üretilmesi gerekmektedir.
Ortak geleceğimiz, tarihî süreçte akıp gelen ulusu kutsayan bir kültürel kimlikte değil, insanları farklı tecrübe ve hatıralarıyla çıkış noktası kabul eden ortak kimlikte yatmaktadır. Bunu yapmakla Almanya'da yaşayan herkese -ister iyi bir vatandaş olarak, isterse bu ülkede varlığından memnuniyet duyulan misafir olarak- modern ve dünyaya açık bir Almanya'nın inşasında katkıda bulunmaya davetiye çıkarmış oluyoruz. Seçilme durumunda cumhurbaşkanı olarak ana görevimi kökenden hareket eden ulus anlayışı yerine ortak geleceği merkezine alan bir ulus fikrinin yaygınlaşmasında göreceğim.
Prof. Dr. Gesine Schwan Almanya Cumhurbaşkanı adayı
Kaynak: Zaman