Eleştiri Üzerine…

Eleştiri yaparken adaletli davranmak bu şartlarda imkânsıza yakındır! Ahlaki duyarlılık adaletin temel şartıdır…

Eleştiri sevmediğiniz bir kişiyi, olguyu veya hareketi yerin dibine geçirme adına kullanılır…

Ahlaki zafiyetin oluşturduğu puslu ortamlarda eleştiri kılıç olarak kullanılır…

Hakikat arayışına yönelik bir eleştiri geleneği yoksunluğu ve yoksulluğu eleştiriyi sadece yıkıcı ve yakıcı hale getirmektedir…

İktidara yönelik şehevi arzuların hareketlendirdiği kişi ve kurumların kendi rakiplerini yok etmelerinin adıdır eleştiri… Özellikle bugün cumhurbaşkanlığı adayı Abdullah Gül için söylenenleri insaf ölçeğinde değerlendirdiğimizde ne söylemek istediğimiz açıklık kazanır…

Kirli arzularını gizleme ve hakkaniyet postuna çöreklenmeyi mazur gösterme aracına dönüşmüş eleştiri, araçsallaştırılmış ‘kutsal kab’a dönüştürülmektedir…

İyi niyet ve kötü niyetin kalın duvarlar arkasında saklı kalmasına yarayan, gözlerdeki kini gizleyen, yüreklerdeki korkuyu örten, aklın işlevsizleşmesine ve merhametin yerini bulmasını engelleyen eleştiri okları, şeytanın insana hazırladığı en önemli tuzaklardır…

Eleştiri, sadece bir eleştiri olduğu için mi kötü, yoksa kötüye alet edildiği için mi kötü?

Doğruya ulaşma ve adalet sahibi olabilme imkânı sağlayan eleştiri hangi saiklerle kötülüğün membaı haline gelebilmektedir?

Münafıklık ve açık yürekli olmama hali eleştiriyi sapmaya (dallen) uğratmaktadır…

Cehalet, sapıkların (yoldan çıkmışların) eleştiriyi kötü emellerine alet etmelerinin zeminini oluşturmaktadır…

Salt üste çıkmanın aracı haline dönüşmüş eleştiri elbette ki yanıltmanın kaynağı haline gelerek insanların aldatılmalarının nedenine dönüşecektir…

Eleştiri doğru bir zeminde kullanıldığında doğruyu güçlü bir şekilde işaret edecektir…

Eleştirinin amacı hakikati bulma ve arama olursa; hakikatin kendisini inşa edeceği bir ortamın oluşmasına kaynaklık eder…

Nefsin arzularına gem vurma, iktidarın şehevi gücüne direnme, rakiplerini yok etme yerine bir dostluğu inşa adına olan eleştiri gerçek varlığına kavuşur…

Yalanla gerçeğin, doğru ile yanlışın, hakikat ile inkârın, zulüm ile aydınlığın, sağlam ile çürüğün ayrışmasına vesile olacak eleştirinin hakiki yerini bulması; fert, toplum ve siyasal hayatın aidiyet sorununun çözülmesi demektir…

 Kabalığın yerine inceliğin, haksızlığın yerine haklılığın, ehliyetsizliğin yerine liyakatin, cehaletin yerine bilginin, kuru sığ anlayışın yerine hikmetin inşa edilebilmesi için eleştiri yerli yerinde kullanılmalıdır…

Aklımızı saran tozpembe hayallerden kurtarmak, yüreklerimize sinen kararmış tortulardan temizlemek, gözlerimize inen perdelerden azade olmak, kulaklarımızı tıkayan yalan haberlerden korunmak adına hikmet ve adaletle buluşmuş eleştiriyi yüreğimizin en mutena bölümünde muhafaza etmeliyiz…

Eleştiriden vazgeçmek mi? Asla!

Bütün kötü kullanımlarına rağmen eleştiri hakiki zeminini bulduğu zaman insanlığın kurtuluşuna vesile olmaktan bizar olmayacaktır…

Eleştiri, yalancıların yalanlarından, fasıkların haberlerinden, günahkârların çağrısından, fahşanın fuhşundan, düzenbazların oyunundan, hakirlerin hakaretlerinden, aşağılıkların çamurundan korumaya yarayan bir zırhtır...

Eleştiriden korkmanın anlamı olmadığı gibi durumdan vazife çıkarmanın ilkesi haline de getirilemez! Kılı kırk yaran eleştiri, sağlıklı, sahih, seviyeli ve samimi bir toplumun inşası adına gerek şarttır…

Eleştiri, sağlamlaştırılmış ve istikameti doğru olan yolda şeytanın ve nefsin vesveselerine karşı uyanıklık sağlayan önemli bir duyarlılıktır. Bu yolda arkadaşının ayağının kaymasına engel olabilecek yegâne uyarıdır. Bu yoldaki dayanışmanın kutsal mekânda neşe kaynağı olabilecek önemli bir ameldir…

Her halükarda eleştiri yapmanın dayanılmaz ağırlığı karşısında yüreklerimizi burkacak ağır hamlelerden uzak durmanın temel şartı ise; avucunuzda tuttuğunuz kuşun fazla sıkarsanız öleceğini, biraz açarsanız uçacağını bilebilmekte yatmaktadır…

Eleştiri, onunla olunmaz, onsuzda olunmaz olan hayatın yalın gerçekliğidir…

Onunla olunmaz; çünkü genelde kötülüğü karakterlerinin parçası haline getirenler eleştiriyi kötü kullanmaktadırlar, onsuz da olunmaz; çünkü iyiliği karakterlerinin parçası haline getirenler hayatlarından yanlışı ve kötülüğü ancak eleştiri ile çıkarabilmektedirler…

Ahlak, toplumsal hayatın vazgeçilmezi haline gelebilmek için eleştiriyi kullanır. Adalet, insanların birbirlerine zulüm yapmalarının önüne geçmek için eleştiriye dayanır. Hukuk, gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için eleştiriyi öne alır. Bilgi, yanlış ve doğruyu birbirinden ayırt edecek ölçüye eleştiriyle sahip olur. Eylem, iyi ile kötüyü birbirinden uzaklaştırmak için eleştiriye ihtiyacı vardır…

İhtiyaçlarımızın gerçek karşılığını bulabilme, gerçek ihtiyaç sahiplerini ortaya çıkarabilme, fitne ve fesadın yaygınlaşmasına set çekebilme adına eleştiri zırhını kuşanmalı ve başımızdaki kuşu uçurmama rikkat ve dikkatini kuşanmalıyız…

Eleştiriyi eleştiri olmaktan çıkaran ortamların yok olduğu ve eleştirinin eleştiri haline geldiği zeminlerin çoğalması dileği ile…