Üniversitelerde kılık kıyafeti düzenleyen YÖK Kanunu'nun geçici 17. maddesinden söz ediyorum. AK Parti ve MHP anayasa değişikliğini daha anlaşılır hale getirmek için bu yasada düzenleme yapmayı düşünüyor. Daha doğrusu düşünüyordu. Şimdi beklemede.
Önce Anayasa'nın 10 ve 42. maddelerinde yapılan değişikliğin akıbetini görmek istiyor. Mini paket Çankaya Köşkü'nde; Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün incelemesi sürüyor. Kararının uzamasını Ankara dışı programlarının yoğunluğuna bağlamak mümkün. Beklenti, Cumhurbaşkanı'nın son günü beklemeden bir iki gün içinde onaylaması...
Sonrası ise malum; CHP vakit geçirmeden değişikliğin iptali için Anayasa Mahkemesi'nin yolunu tutacak. Yüksek Mahkeme, anayasa değişikliklerini esastan inceleme yetkisine sahip değil, ancak şekil ve usul yönünden bakabilir. Bu konuda Anayasa'nın hükmü çok açık... Normal şartlarda hiçbir tartışmanın söz konusu olmaması lazım... Buna rağmen Türkiye'de her şeyi normalin dışında yorumlamak için uğraşan kişiler ve çevreler var. Hiçbir muğlâklık bulunmamasına karşın 367'nin mucitleri, zorlama yorumlarla 10 ve 42. madde değişikliklerini esastan da inceleyebileceği görüşünde.
CHP'nin başvurusunda 'esastan inceleme' talebi yer alacak. AK Parti baş kapatma tarifinin ayrıntı şekilde yer alacağı 17. madde değişikliğini bu sürecin sonunda gündeme almayı planlıyor. Başlangıçta biraz aceleci davranan MHP de giderek bu çizgiye yaklaştı. Hedef, gerçekten başörtüsüne özgürlükse olması gereken bu... AK Parti'nin de MHP'nin de üniversitelerde yaşanan anlamsız ve gayri meşru yasağı sona erdirmekten başka amacı yok. Çözüm iradesi konduktan sonra gerisi kolay. Orta yolda uzlaşmak, makulü bulmak hiç de zor değil. Şimdi tartışma 17. madde üzerinde.
Bu noktada sorulması gereken şu: Yasağı kaldırmak için anayasa değişiklikleri yeterli değil mi? Bu konuda hukukçular ikiye bölünmüş durumda. Büyük çoğunluğu yeterli olduğu düşüncesinde... Yasakçılığı dünya görüşü veya pozisyon olarak belirlemiş olanlarsa 'Hayır olmaz, kesinlikle yasada değişiklik yapılmalı' diyor. Oysa Anayasa'da ilgili maddeleri değiştiren iradenin tek amacı var: Üniversitelerde kılık kıyafet özgürlüğünün önünü açmak... Yasalarda olmayan yasağı ortadan kaldırmak.
Bu iradenin uygulamaya dönüşmesi gerekmez mi? Ne Anayasa'da ne de yasalarda başörtüsünün yasak olduğunu belirten hiçbir düzenleme yok. Buna rağmen YÖK'ün yaklaşımı sonucu rektörlerin keyfi uygulaması söz konusu. YÖK, 10 ve 42. maddelerde yapılan değişikliğe göre uygulamayı yeniden gözden geçirmek zorunda. Hukuk devleti olmanın doğal sonucu bu. Yasada değişikliğe gitmeden de yasağın artık son bulması gerekiyor.
Çok açık söylemek gerekirse AK Parti ve MHP'nin ileri tarihe ertelediği YÖK Yasası'ndaki ek 17. madde tam bir tuzak. Metnin farklı biçimde ifade edilmesi tehlikeyi ortadan kaldırmıyor. Yasakçıların en büyük umudu bu maddede yapılacak değişikliği Anayasa Mahkemesi'nin kararıyla kördüğüme dönüştürmek. Özgürlüğün önüne bir daha açılmamak üzere set çekmek. Değişen şartlara göre Anayasa Mahkemesi'nin görüşü de değişebilir. Ancak bu konudaki tutumunun ne denli katı olduğu malum. 367 kararı da unutulmamalı. Yasakçıların 'Haydi haydi 17. maddeyi çıkarın' diye tempo tutmaları boşuna değil. Siyaset dışı odakların bu madde üzerine çirkin hesap yaptıkları da kulaktan kulağa fısıldanıyor Ankara'da...
AK Parti ve MHP'nin çok dikkatli olması gerekiyor. Sorunu bu noktaya getirdikten sonra kesinlikle tuzağa düşmemeli. Atılacak yanlış bir adımın bedeli çok ağır olur. Çözüm ararken çok daha katı çözümsüzlüğe kapı aralanabilir. Maalesef kulislerde bu konuda çok senaryo dile getiriliyor. Yabana atılmamalı.
Kaynak: Zaman