Doğru mu hakikattir, eğri mi?

Eflatun  aristokrat bir ailenin çocuğu, hocacı Sokrates’in diyalektik düşünme metoduyla kavramlarla dans eden, kıvrak zekasının ürünü olan   insan zihnini dirilten diyalogları “Devlet” adlı eserde toplamış. İnsanı derin düşünmeye sevk eden, yaratıcı zekanın muazzam örneklerinin sergilendiği “Devlet” ‘de; ideal devlet nasıl olur? Sorusuna yanıtlar aranıyor. Bu aşamada birçok kavram üzerinde de düşünce yolculuğuna çıkılıyor.

Doğru mu hakikattir? Yoksa Eğri mi hakikattir? Sorgusuna cevap aramak için yapılan diyalektik düşünme metoduna bir örnek verelim.
“Eğri hakikattir.”diyenler bu görüşlerini şöyle savunur; Çünkü dünya da eğri işler yapanlar her zaman başarının, gücün ve paranın sahibi olmuşlardır. Kişi eğri olduğunda hareket sahası daha geniştir. Sınırları olmadığı için elde etmek istediği her şeyi her türlü yolu kullanarak elde etme şansına sahiptir. Aslında kişinin doğruluğu savunuyor görünmesi, sadece kendi elde ettiklerinin de bir gün elinden alınmasını önleyebilmek için insanların geliştirdikleri bir korunma yoludur. Herkes bilir ki toplumun düzeni ve güçlülerin güvenliği ve iktidarının devamlılığı için “doğruluk erdemdir ve iyi bir şeydir”denilse de asıl olan eğriliktir.

Sokrates ön yargılı olmadan sadece  Eğri ve Doğru kavramları üzerinde bir fikri kazı yapmaya yönelir, ve Eğri’yi savunana sorar;(E.S)
Sokrates:Doğru kimin karşısındadır?
E.S:Eğrinin karşısındadır.
Sokrates:Doğru doğrunun  karşısında mıdır?
E.S:Hayır, doğruluktan yana olan kişi kendisi gibi doğru olanlarla dosttur ve onların destekçisidir.
Sokrates:Pekiyi, Eğri kimin karşısındadır?
E.S: Doğrunun karşısındadır.
Sokrates:Eğri eğinin de karşısında mıdır?
E.S: Bazen olabilir.

Sokrates:Eğri’nin,  adam öldüren hırsızlık yapan bir çetenin lideri olduğunu varsayarsak, Tabii ki kanunu temsil eden suçluları arayan polisle dost olamaz onların düşmanı olması gayet normaldir. Çete lideri olan eğrinin kendisi gibi kanunsuz yollarla geçimini sağlayan başka bir çete ile her zaman dost olabileceğini de düşünemeyiz. Yani Eğri  çıkar ve menfaatleri çatıştığı anda başka bir Eğrinin de düşmanı olabilir. Ve kendisi gibi olan birine de düşman olur.

Bir şeyin hakikat olabilmesi için kendisiyle çelişmemsi gerekmez mi?
E.S:Evet  bir şeyin hakikat olabilmesi için kendi kendisi gibi olanla muhalif olmaması gerekir.

Sokrates:Öyleyse hakikati bulduk der, “Doğru hakikattir.” Çünkü Doğru, kendisi gibi olanın karşısında değildir. Oysa Eğri öylemidir. Hem doğrunun hem de eğrinin karşısındadır.

Bir şey kendisi gibi olanla muhalifse hakikat olamaz “Eğri asla hakikat değildir.”

Eğri, Doğru’ya karşı olduğu gibi, kendisi gibi Eğri olanlara da karşı olduğundan aslında hareket alanı çok dardır . Kendi elleriyle kendini yalnızlaştırmıştır.

Eğriler için hiçbir referans ve sınırlama olmadığı için siyasi ve toplumsal anlamda varlıklarını sürdürmeleri de çok güç oluyor. Hemcinsini yiyen canlılar gibi  tükenmeye mahkum , büyük risklerle dolu hayatlarında , sınırlı ve kısa ömürlü mutluluklar tatsalar da, yaşamları korkunun ve acının egemenliği içinde huzur ve güvenden yoksun devam ederek bitiyor.