Daha güçlü olmanın yolu özgürlükten geçiyor


 
 
Cemil Çiçek GAP olarak bilinen Güneydoğu Anadolu Kalkınma Projesi'nin maliyetinin 32 milyar dolara ulaştığını belirtmişti. 25 yıl boyunca PKK 'terörü' ile mücadele için harcanan maliyet ise 300 milyar dolara vardı. 
 
 
 
Yani Türkiye'nin Çiçek'in sözü doğrultusunda bu tutarla on tane GAP projesi gerçekleştirme imkanı olurdu.

Söz doğru. İlk kez sarf edilmiyor. Fakat ironilik Türkiye'deki siyasi otoritenin Türkiye'deki Kürt meselesine yakınlaşma noktasında da aynı zihniyete sahip olması. AKP döneminde Türk söylemi şekil itibarıyla biraz farklılık arz etse de öz itibarıyla aynıdır. Kürt meselesine Kürtlerin taleplerinden hareketle bir yakınlaşma yani Kürtlerin kültürel kimliklerini tanıma ve anayasal düzenlemeler kanalıyla teminat altına alma söz konusu değildir. Bu düzenlemeler 'üst kimliğin' bir araya getirdiği alt kimliklerin varlığı temelinde 'çok kimliğe' dikkat çekmektedir.

Türkiye devleti ile Kürtler arasındaki ilişkilere bu tarz bakış açısı iklimi ortasında Türkiye'de şu an Anayasa Mahkemesi'nin kapatılmasını ele aldığı ve 2007 seçimlerinde üyelerinin bağımsız aday olmasıyla Parlamento'ya girmesi sonrası 21 milletvekiliyle Parlamento'da temsil edilen Demokrat Toplum Partisi'nin ikinci kongresi gerçekleştirildi.

Bütün Türkler için bilinen bariz husus DTP'nin PKK'nın söylemiyle çelişmemesidir. Bu durum Türk devletine DTP'nin taleplerine karşılık vermeme yönünde gerekçe oluşturduğu oranda Türkiye'de Kürt meselesinin çözümünün PKK'dan ayrı tutulamayacağını bir kez daha teyit etmektedir.

Ankara yıllardır Kürtlerin ezici çoğunluğunun tek yumruk olduğunu ve kültürel kimliklerine karşılık verilmesini istediklerini biliyor. Bu halk bütün milletlerin hakkıdır ancak Ankara hâlâ 21'inci yüzyıl başında, 20'inci yüzyılın yirmili ve otuzlu yıllarından beri düşündüklerini savunuyor. Yani Ankara'ya göre Kürtler, Türk ırkının boylarından biriler ve onlar için uygun isim ise 'dağ Türkleri.'

Anayasa Mahkemesi şu ana kadar Kürtlerin kurduğu bütün partileri kapattı. Her defasında Kürtler alternatif bir parti kuruyorlardı. İslamcılar da ne zaman bir partiyle başarılı olsa o parti kapatılıyor ve kendini organize etme operasyonu yeniden başlıyordu. Bugün Kürtler en az birkaç ay silahın sesini durdurmak için kimliklerini isteyerek seslerini yükseltiyor.

Mustafa Kemal Atatürk'ün bilinen Batılı kriterlere uygun olarak tesis edemediği modern devletin yokluğunda kaçınılmaz olan Türkiye'deki kimlikler çekişmesiydi bu. Peki acaba modernlik kadına başörtüsünü çıkarmaya zorluyor ve Kürtlere 'sen Kürt değilsin, Türk'sün' mü diyor? Yeni DTP Başkanı Ahmet Türk, 'onlar partimizi kapatabilirler ancak sesimizi susturamazlar.'

Bu büyük Türkiye bütün ırklardan, dinlerden ve mezheplerden kendi coğrafyasının evlatlarına kucak açtığı zaman daha büyük olur. Özgürlük ortamı genelleştiği, demokrasinin kurallarına bağlı kalındığı ve askeri internet sitelerinden kışlalara çekildiği zaman Türkiye daha güçlü ve modern olur.

Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi Haliç,

 
Kaynak: Zaman