Cindoruk'un üçüncü emanet dönemi

Siyasetin bireysel dünyalarda yankı bulan ve kişilerle kaim arızî boyutunu, siyasetin kendi bütünsel gerçekliğinden ayırmak lâzım. İlkesiz, omurgasız siyaset yapma tarzı tarihe karıştı.

Tekrar revaç bulması için Türkiye'nin sahip olduğu bütün değerleri kaybedeceği bir travmanın yaşanması lâzım. Türkiye'yi otuz-kırk yıl geriye götürecek bir darbe sonrasında, 30-40 yıl öncesinin siyasetçi tipinin "Abdurrahman Çelebi" sayılması gibi. Türkiye, bir siyaset yapma tarzını ve siyasetçi tipini tarihe gömdü. Demirel dışında, artık tarih dışı kalan bu siyasetçi tipini kemâle ermiş yaşıyla en iyi temsil edecek kişi Hüsamettin Cindoruk'tan başkası değil.

Demirel'in, Alman birliğini kuran ünlü Şansölye Bismarck'tan aşırdığı, ama farklı bir kisvenin içine sokarak kullandığı siyaset tanımı, bu siyasetçi kuşağını ele veriyor. Bismarck, siyasetteki gerçekçiliği ifade etmek için "Siyaset mümkün olanın sanatıdır." demişti. Demirel'in ultra pragmatizmi bu sözü "siyaset imkân sanatıdır" şeklinde aktarmış; ama "siyaset şartlara uyum sağlamaktır" şeklinde anlamış ve yorumlamıştır. Bir solucanın, altındaki zemine göre biçimlenen vücudu gibi, şekilden şekle girmek bu tarz için marifet kabul edildi. "Siyasetin püf noktası" oy aldığı halkın talepleri ile boyun eğdiği devlet iktidarının emirleri arasında hassas bir denge oluşturmaktı. Demirel'in cumhurbaşkanlığı döneminde bir askerî darbenin mimarı olarak oynadığı tarihî rol, ilkesizliğinin yanında aynı zamanda şartlara uyum sağlama yeteneğinin eseriydi.

Demirel'in karbon kopyası olarak Cindoruk'un siyasî kariyerini hatırlayalım. Son hatırladığımız 367 gündeminde Sabih Kanadoğlu'na verdiği destek ve adlî sicil memuru edasıyla Abdullah Gül'ün sabıka kaydı ile ilgili söyledikleri. Siyasî aflar sonrasında, Demirel'in geçmesine kadar DYP'nin başında "I. Emanet Dönemi"ni yaşadı. 28 Şubat sürecinde DMP'nin başında darbeciler için oynadığı "II. Emanet Dönemi" ise hiç unutulacak cinsten değil. Siyasetin hiçbir gündeminde irade sahibi olmamış, oluşan gündemlere bir yerinden hulûl eden, sokakta spiker biriyle konuşurken el sallayarak kameranın açısına girmeye çalışan tiplerden Cindoruk. Mehmet Ağar'ın "emanet" önerisini ikiletmeden kabul ederken, "can çıkar huy çıkmaz" diyen pir-i fanîlere benziyor. Aslında tek başına bu "emanetçi" görevi ile eski merkez sağın neden adam olamayacağını da gösteriyor.

Demirel ekolünde particilik, devlet imkânlarını dağıtarak nüfûz ve güç sahibi olmak demekti. Batılılar menfaat dağıtımına dayanan bu particiliğe clientalism, yani müştericilik adını veriyor. Merkezde büyük müteahhitlerden, taşrada ucuz kredi ve adam kayırma peşinde koşanlardan oluşan bir çıkar dağıtımı hiyerarşisi, bu siyaset tarzını bir mesleğe dönüştürüyordu. Siyasete hevesli olan için siyasetin kendisi bir yatırım anlamına geliyor ve devletteki zenginliğin cazibesi siyasî rekabeti de kızıştırıyor ve profesyonel siyaseti pahalı bir mesleğe dönüştürüyordu.

Millî hasıla içinde kamunun payı azaldı. Ankara'dan taşraya uzanan çıkarlar hiyerarşisi artık eskisi gibi işlemiyor. Ara rejim korkusu ve baskısı, siyasetçi için artık mazeret değeri taşımıyor. Kısaca Cindoruk'un yaptığı gibi asgarî bir mantık ve muhakeme yeteneği içinde birbirine zıt şeyleri zamana ve zemine göre müdafaa etmek kimsede karşılık bulmuyor.

"İyi de bu adam emanetçi; mahallî seçimlerdeki başarısızlığın faturasını da yüklendikten sonra emaneti sahibine iade etmeyecek mi?" diyebilirsiniz. O zaman "emanetçisi Cindoruk olan bir partinin en küçük bir umudu bile olamaz" diyerek Demokrat Parti defterini kapatanlar haklı olmaz mı?

Bazen eskiyi hatırlayıp elimizdekilerin kıymetini anlamamız lâzım. Cindoruk'un bu son emanetçiliği, bir zaman tünelinden geçerek bizi geçmişe, geçmişin omurgasız siyasetine geri götürmüyor mu?

DYP'nin baraj altında kalmasının kendisi için önemli olmadığını vurgulayan Cindoruk, partinin fikirleri, inançları ve geçmişinin hep barajın üstünde olduğunu kaydetti. Cindoruk, "DYP'nin yeni işlevi, çok büyük bir demokratik yapıyı kurmak için bir demokratik manifesto ortaya koymaktır." diye konuştu.