Bush Irak'taki gerçeği hep biliyordu


Senato İstihbarat Komitesi'nin Irak savaşıyla ilgili son raporu, üst düzey yönetim yetkililerinin 'Saddam'ın kitle imha silahları'na dair şüpheli istihbaratı nasıl somut gerçek gibi sunduğunu ortaya koydu. Bush'un gerçeği bilmiyor veya tek soruyla öğrenemeyecek olması inandırıcı değil

Dünyanın Saddam Hüseyin'in nükleer, biyolojik ve kimyasal silah programlarından çoktan vazgeçtiğini öğrenmesi için, ABD'nin Irak istilasından sonraki birkaç ay yeterli oldu.
Saddam ne teröristleri eğitiyor, ne de Kaide'yle işbirliği yapıyordu. Tek gerçek tehdidi kendi vatandaşlarına yöneltiyordu.
Bush yönetiminin istilayı meşrulaştırmak için istihbaratı ne derecede eğip büktüğünün nihayet hesaplanabilmesi de beş yıl sürdü. Cumhuriyetçilerin yıllar süren engellemesinden sonra, perşembe günü Senato'nun İstihbarat Komitesi'nin hazırladığı bir rapor bize alabileceğimiz en iyi yanıtları vermiş görünüyor.
Rapor, Başkan George W. Bush'un Irak'la ilgili bazı önemli iddialarının istihbarat raporlarıyla uyuşmadığını biliyor olması gerektiğini açıkça gösteriyor. Bilmiyor olsaydı da, daha iyi sorular sorsa veya daha dürüst cevapları teşvik etseydi, gerçeği öğrenebilirdi.

Terör bağlantısı hiç kanıtlanmadı
Rapor, ciddi bir istihbarat başarısızlığını teyid ediyor: Bush, Başkan Yardımcısı Dick Cheney ve diğer yönetim yetkililerine, Irak'ın hâlâ kimyasal ve biyolojik silahlara sahip olduğu söylenmiş ve bu raporların yanlış olduğunu istiladan önce öğrenmemişlerdi. Fakat Bush ve ekibi bu istihbaratı bile gerçekte olduğundan daha somut, daha yakın zamanda edinilmiş ve daha tehlikeli gibi göstermişti.
Zira söz konusu rapor, Bush ve başkan yardımcısının savaşı kabul ettirmek için kullandığı iki en korkutucu iddiayı destekleyen istihbarat bulunmadığını ortaya koyuyor. Bunlar, Irak'ın aktif bir biçimde kimyasal silah geliştirdiğine ve terörist gruplarla uzun zamandır bağlantı halinde bulunduğuna dair iddialar. Başkan ve ekibinin bunların doğru olmadığını bildiği veya bilmesi gerektiği açık -farklı görüşleri göz ardı etmeseler ve hangi yanıtları aradıklarını ifade etseler gerçeği öğreneceklerdi.
Senato raporu son tahlilde üst düzey yetkililerin, özellikle de Bush, Cheney ve Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in, savaşa girme gerekçelerine dair kapsamlı ve dürüst bir izah ortaya koymadığını açıkça gösteriyor.
Rapor, 15 üyeli bir Senato panelindeki yedi Cumhuriyetçi'nin sadece ikisi tarafından
desteklendi. Farklı düşünen beş Cumhuriyetçi önce raporu yok etmeye, sonra da vardığı çoğu sonucu silmeye kalkıştı. Nihayetinde itirazlarının eke iliştirilmesini kabul ettiler.
Eleştirilerinin çoğunluğuysa, açıkça Bush'u korumayı ve Amerika'yı felaket bir savaşa nasıl soktuğunun kapsamlı dökümünü halktan gizlemeyi amaçlayan safsatalardan oluşuyordu.
Raporda, Bush ve ekibinin Irak'ın silah programlarına dair yüzeysel ve şüpheli istihbaratı, nasıl sık sık somut ve karşı konulamaz gerçek gibi gösterdiği ortaya koyuluyor. Cheney 26 Ağustos 2002'de "Yıllar önce başlattıkları nükleer programı sürdürüyorlar" diyor ve ekliyordu: "Saddam'ın, nükleer silah elde etme çabalarını yeniden başlattığı artık biliyoruz." 7 Ekim 2002'de Bush Cincinnatti'de, Irak'ın 'nükleer silah peşine düştüğünü' ve 'kanıtların, Irak'ın nükleer silah programını yeniden kurmakta olduğunu gösterdiğini' söyledi. Bush, "Saddam Hüseyin bir nükleer silah geliştirmeye her zamankinden daha da yakın" diye konuştu.
Daha sonra hem Bush hem de Cheney, Irak'ın Afrika'dan uranyum almaya çalıştığından dem vurup, sadece bir nükleer silah programı için kullanılabileceğini söyledikleri alimünyum tüplerin alımından söz ettiler. Irak'ın böyle bir silahı önce beş yıl, sonra üç yıl, en son da bir yıl içinde elde edeceğinden dem vurdular.
Irak'ın nükleer silahlarıyla ilgili istihbarata dair dürüst bir açıklama yapmak isteselerdi, ellerindeki bilgilerin nükleer silah programının yıllar önce Amerikan askeri saldırılarıyla yok edildiğini gösterdiğini söylemiş olurlardı.

'Curveball'a inanmak cazip geldi
Irak'ın bu programı 'yeniden oluşturma'ya yönelik sözde çabalarına gelince, ikilinin, uranyum ve alimünyum tüp alışverişine dair raporların ellerindeki tek kanıt olduğunu söylemesi gerekirdi; üstelik bu iddialar, Bush ve Cheney halka onlardan söz ettiğinde çoktan ciddi şüphe altındaydı. Fakat pek tabii ki bunları söylemek, Bush'un meşum 'mantar bulutu' uyarısı kadar ikna edici olmayacaktı...
Senato raporu Bush'un, analizcilerin Irak'ın kimyasal ve biyolojik silahlara sahip olduğuna inandığını ifade ederken doğruyu söylediğini belirtiyor. Fakat böyle olsa bile, başkan ve yardımcıları hoşlarına gitmeyen gerçekleri -örneğin, biyolojik silaha dair tek yeni verinin 'Curveball' kod adlı şüpheli bir kaynaktan geldiğini ve yanlış çıktığını- gizledi. Buna rağmen Bush ve Cheney, Irak'ın silahlarına ve küresel bir felaket planladığına dair kuvvetli kanıtlar varmışçasına konuşmayı sürdürdü.
Cheney 29 Ağustos 2002'de. "Basitçe söylersek, Saddam'ın şu an kitle imha silahlarına sahip olduğu şüphe götürmez. Bu silahları dostlarımıza, müttefiklerimize ve bize karşı kullanmak için biriktirdiğine dair hiçbir şüphe yok" dedi.
Aslında, bu ikinci nokta hakkında o sıralarda çok fazla şüphe söz konusuydu. Senato raporuna göre, Saddam Hüseyin'in kitle imha silahı kullanmaya niyetlendiğine dair hiçbir kanıt yoktu ve istihbarat birimleri hiçbir zaman böyle birşey söylememişti.

Kelime oyunu da kurtarmaz
Komitenin farklı düşünen Cumhuriyetçileri, raporun bu kısmının tümünün ve yönetimin Saddam Hüseyin'in kitle imha silahlarını terörist gruplara verme riskine dair uyarı yaparken istihbaratı yanlış yorumladığına dair bir sonucun silinmesini istediler. Bush ve Cheney'nin 'niyet' sözcüğünü hiçbir zaman kullanmadığını ve onların sadece, Irak'ın bu feci şeyleri 'yapabileceğini' söylediklerini ifade ettiler.
Karşımızda Bush'un "Saddam Hüseyin bir terörist ağını, saldırmak, öldürmek ve arkasında hiç parmak izi bırakmamak için kullanmayı herşeyden çok ister" veya "Irak rejimi terörist bir müttefikine her an anthrax veya VX (sarinden de ölümcül bir sinir gazı), veya bir gün nükleer silah verebilir" cümleleri varken, böyle bir ayrımı yapmak zor.

'Yalan söyledi' diyemeyiz ama...
Senato raporu, Bush'un bu cümlelerinin aldığı istihbarat tarafından desteklenmediğini gösteriyor. Cheney ve Rumsfeld'in Irak'ın Kaide ve diğer terörist gruplarla süregelen bağları bulunduğuna yönelik iddiaları da yanlış çıktı ve Senato raporu gösteriyor ki, ikili bunu ya biliyordu, ya da bilmeleri gerekiyordu.
Bush'un savaşa dair yalan söylediğini kesin bir biçimde ifade edemeyiz. Fakat başkan bir başka ülkenin istilasını meşrulaştırmak için hayati bilgileri kamudan saklarsa veya kendisinin doğru olmadığını bildiği şeylere halkın inanmasına yol açarsa, bu zaten yeterince kötüdür.

Kaynak: Radikal