Bulutsuz, buğusuz günışığı

 

Bir konuyu yazmağa/yazılmağa değer kılan kıstas nedir? –kayda değerlik kıstası?

 Galiba bunun asgarisi, iyi–kötü bir nükte barındırması, bir nükte etrafında dönmesi, olsa gerek. yani, anafikir dediklerine yakın bir şey.

 Konuyu yazmağa/kaydadeğerliğe lâyık kılan nükte nedir?

Nükte, derken, lugat manasını biraz afallatma bahasına, konunun apaçıklığı  ve kanlı–canlılığını kastediyorum. bütün âzâsıyle diri bir konu.

 yani, konu, özenle tab edilmiş bir resim gibi ayan beyan; ve, beyaz perdede akan film şeridi gibi akıcı, tiyatro/tuluat sahnesi gibi kanlı–canlı olmalı.

   ve, bulutsuz, buğusuz, sissiz: günışığı

klasik benzetmeye müracaat eder isek: batnındakinin üç buğutlu, hareketli ve renkli görüntüsü (ultrasonu) gibi… yüzü–gözü, kaşı kirpiğiyle, zihninin/beyninin çeperini tekmelemeli. beni doğur/yaz, manasında tepmeli.. bu sesi duymalısın kalbine inmiş. konu dile gelmiş, bağırmaktadır: beni yaz!

İşte bundan sonra yazar isen, senden daha uzun ömürlü bir metin ortaya koymuş olursun. yoksa, alacakaranlık kuşağı gibi belirsiz ve an be an değişiyorsa zihnindeki, ve kalbinde yer bulamamışsa o düşünce -kırıntısı, ay doğunca kaybolan yıldız, güneş doğunca kaybolan ay gibidir. lûtfen, kaybolanları sevme, seçme.

«1123. fâil–i hakîkînin haberleri hoş olur; zîrâ o, başdan ayağa dâimâ sâbitdir,» "ilhâmât–ı ilâhiyye çok lâtifdir ve hüviyyet–i ilâhiyyeden nâzil olan maânî aslâ tebeddül etmez, dâmâ sâbit ve ber–karârdır. kuvve–i nefsaniyyenin ilkââtı ise dâimâ fırıldak gibi döner ve biri diğerini nakzeder; ve aslâ sâbit değildir. ve, bu tenâkuzları rûhlara ve kalblere kasvet verir." [mesnevi–i şerif şerhi. a.a.konuk. 1/349]

 Günışığında kaybolan devenüktenin asıl değerlisi, gözler önünde olduğu halde, kasden gölgeleneni gün ışığına çıkarandır. aklın ışığını  o konuya düşürendir. yapraklar arasındaki meyvayı cümle âleme haber verendir. güncel bir mevzu ile misal getirelim: bugünlerde küresel iktisadi krizden bahsediliyor. krizin kaynağı, özetin özetiyle söylersek: parasızlık. peki, bu paralar nereye gitdi? uzaya mı? üç kuruşun izini dünyanın bir ucundan bir ucuna sürebilen gelişmişlik (teknoloji), nasıl oldu da bu devasa kaybın peşini/izini bulamadı? pireyi bulanlar, deve kaybolunca neden bulamıyor? İşte bu soru ve nedene parmak basmak, nükte.

   /yoksa, kaybolan deve kendileri mi?! yoksa ortada hileli iflaslar mı var? hisseyi pahalı satıp, değer düşürerek, karşısındakini, rakibini dize getirme devletler oyunu, bir dünya iktisad savaşı mı sözkonusu? dize getirilmeğe çalışılan, elindeki batılı şirket hisseleri pula dönmüş çin ve japon: asya iktisadiyatı mı? –devasa bir iktisadiköleler yurdu çin de, insanına reva gördüğü insanlıkdışı iktisad anlayışından dolayı buna müstehak mı? hikmetinden sual olunmaz: bazen adalet, facir vasıtasıyle de zuhur edebilir, ya...–