Bir vicdan: Fisk!..

Robert Fisk!.. İngiliz The Independent gazetesinin hayatını yıllardan beri Beyrut'ta sürdüren Ortadoğu uzmanı Pulitzer ödüllü yazarı. Onu herkes tanır. Kimine göre sade bir gazeteci, kimine göre Batı'nın kırıntı halinde kalmış olan vicdanı. Geçtiği her haberde, yazdığı her yazıda Amerika'nın ve Batı'nın İslam dünyasındaki vahşetini, barbarlıklarını deşifre ediyor, iki yüzlülüklerini gün ışığına ç

İki nokta üzerinde duruyor: Biri, İslam'ın gelişmesine Batı'nın engel teşkil ettiğini, diğeri Batı'nın bunu bir Haçlı savaşı ruhuyla yaptığını söylüyor. "Ortadoğu'daki ABD askeri sayısı, Haçlı Seferleri'ndeki asker sayısının 22 katı."

Fisk'in söyledikleri tarihe dü

Müslümanlar belki de 300 senedir nefs-i müdafaa halinde. Topraklarını, namuslarını, bağımsızlıklarını, yeraltı ve yerüstü kaynaklarını, tarihi miraslarını, benliklerini, kimliklerini, kişiliklerini, izzet ve onurlarını korumaya çalışıyorlar. Bütün bu maddi ve manevi değerlerin ifadesi dinlerinde toplanmış bulunuyor. Şii-Sünni çatışmasının kendisi dahi, Müslümanların kendi başlarına rahat bırakılmamalarının en somut örneklerinden biri. Kimse ç

Robert Fisk, Amerika'nın "İslam politikası"nın bir husumete dayandığını ima ediyor. Yolda ona bir sual soran bir Iraklı'nın dü

Pekiyi, Irak'ın işgali bir yana, işgal süresince Irak halkına reva görülenlerin arkasında izahı çok güç derin husumetlerin olduğunu söylemek çok mu abartı olur? Irak halkına reva görülenler herhangi bir Müslüman topluluğa da rahatlıkla görülebilir.