Bir oy ver, bir oy bul, öfkeni iktidar yap

Bugün sessiz bir yürüyüş var. Afrika"da...

            Sessizliği efendiliğinden değil elbette, sinsiliğinden.

            Konuşunca çıkardıkları ses; ya melanet hırıltısı, yada panzer gıcırtısıdır beyazların...

            Çürük ve paslı teneke suratıyla, geçtiği yollara veba bulaştıran beyaz bir Afrikalı kadının önderliğinde başlayan sessiz yürüyüş var, hayat süren birkaç bin leşin, milyonlarca siyahinin etini kemirdiği yamyamlar ülkesinde.

            Sessiz bir yürüyüş var bugün Afrika"da... Tamtamcıların sessiz kitlesel refleksi... Salyası çenesinden gerdanına akan azgın ve hummalı azınlığın veba gösterisi.

            Tam 100 yıldır üstünde hakimiyet sürdükleri tahtırevanda “İdi Amin”i taşıma korkusu...Bu korkunun lâl ettiği mâlum bir kalabalık yürüyor bugün Afrika"da...

            Hakim ve elit mütecavizlerin bir asırdır sürdürdüğü beyaz tiranlık; demokrasi, hak ve özgürlükleri adına dilini damağına yapıştıran ve hiç yokmuş gibi farz edilen zifiri kalabalıkların yarattığı endişeyle, dayatılmış reflekslerini toplayarak, konuşmadan, ıkınarak yürüyecek bugün.

            Zulmüyle yarattığı düşmanına karşı bütün kalelerini kaybetme ve mevzilerini kaptırma vehmiyle irkilen bir azınlık, vuruşturduğu yerlilerden sıçrayan kanın yüzlerine bulaşmasından korkuyor artık.

            Kölelerine zulmeden efendiler kulübelerinde rahat uyuyamayacaklar. Beyaz nevresimli yataklarına, rengi katrandan kara adamlar sokulacak. Avuçları beyaz ve namuslu siyahiler.

Henüz yoklar ve görünmüyorlar ama bir gün mutlaka çöl yılanı gibi kıvrılarak gelecekler. Bir anaconda yılanı gibi ağzının tadını bozmamak için onları çiğnemeden yutacaklar.

            Köleler ki en çok dans etmeyi severler. Ve efendilerinin cesetleri üzerinden tepinerek çığlık çığlığa “özgürlük” diye bağıracaklar.

            O köleler ki artık kendilerine dayatılmış demokratik sınırlarda haşhaş ekecekler ve dumanlarını çeke çeke esriyip şatoları kundaklayacaklar.

            Geleneklerini, türkülerini, adetlerini, davranış ve sembollerini demokratik bir hak olarak değil, adam gibi ve bağıra bağıra:

“Ben ne yapıyorsam inancımın gereği olarak yapıyorum. İnancımın gereklerini demokratik bir hak mücadelesine dönüştürerek yaşamaktansa, inancım için ölmeyi seçiyorum” diyecek kadar şerefli ve namuslu olacaklar.

            Gelecekler, bugün değilse bile bir gün mutlaka gelecekler. Sessiz yürüyüşler çığlık çığlığa koşuşturmaya dönecek. sığındıkları deliklerde başka yılanlarca sokulacaklar.

            Öyleyse bugünden başlamalı demokratik mazlumların eylemi;

Bir taş at.
Bir taş daha at.
Bir şiir ateşle.
Bir yumruk yükselt.
Sesini yükselt.
Bir çocuk yetiştir.
Bir maske tak.
Duvara bir slogan yaz.
Şehitleri an.
Bir hayal kur.
Bir barikat kur.
Tarihine sahip çık.
Sokaklara sahip çık.
Bir slogan at.
Bir tohum ek.
Bir ateş yak.
Terle.
Bir bildiri bastır.
Bir yara sar.
Bir dosta sevgi göster.
Silahını temizle.
Hakikati söyle.
Bir miting düzenle.
Arkanı kolla.
Gökyüzüne bak.
İz bırakma.
İşçilerden öğren.
Bir yoldaşa öğret.
Bir hücreyi ziyaret et.
Bir savaş esirini kurtar.

 

“bir oy ver,

bir oy bul,

bir oy daha bul”

Oyunu öfkene ver

ve

onu iktidarın yap.