Biden'ın açıklaması sonrası Araplar diken üstünde

Biden'ın 'İsrail İran'ı vurmak isterse ABD'nin engel olmayacağı'na dair açıklaması bölgeyi hareketlendirdi. Bu sözler saldırıya yeşil ışıktan ziyade İran'ı müzakereye zorlamayı amaçlamış olabilir, fakat ABD bu açıklamayı 'düzeltmeli'

ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın özelliklerinden birisi de sözlerine hâkim olamaması. Biden birkaç gün önce 'İran'a saldırma kararı alırsa ABD'nin İsrail'e engel olmayacağını' ifade etti. Bu sözler, Tahran-Tel Aviv gerginliğinin geleceğiyle ilgili olarak bölgedeki oyunun dengelerini değiştirebilir. Biden'ın bu tesadüf olmayan açıklamayı hangi şartlar altında yaptığını anlamak için üç temel noktaya işaret etmek gereki. İlki şöyle: Biden, ABD'nin Irak'tan yıl sonunda tamamen çıkmaya hazırlık olarak kentlerden çekilmeye başlamasından sadece birkaç güç sonra konuştu. Bu durum teoride de olsa, ABD'nin İran'ın güçlerine karşı bir tehlike yaratmadığını düşündüğü anlamına geliyor. İkincisi, Biden açıklamayı İsrail'in alışıldık olmayan tatbikatlar gerçekleştirdiği sırada yaptı. Bazıları bu tatbikatların İran'a saldırı ihtimaliyle ilişkisi olduğunu düşünüyor. Üçüncüsüyse, Biden'in sözleri İran'da cumhurbaşkanlığı seçimlerine eşlik eden gerginlikten ve muhafazakârlarla reformcular arasındaki tıkanıklığın artmasından birkaç gün sonra geldi.
Önemli soru şu: Biden'ın açıklaması, İran'ın nükleer programının sonlandırılması için ABD'nin İsrail'e yaktığı yeşil ışık olarak anlaşılabilir mi? Ben bu açıklamanın Obama yönetiminin resmi tutumunu ifade ettiğini düşünmüyorum. Açıklama yeşil ışıktan ziyade, Başkan Barack Obama'nın nükleer dosyaya dair belirlediği takvim doğrultusunda, yıl sonundan önce müzakereye başlaması gerektiği yönünde İran'a verilmiş gizli bir mesaj teşkil ediyor. Yani açıklama diyalog önerisine karşılık vermesi için İran üzerindeki baskıyı artırma girişimi.
Obama'nın sessiz kalması da, Biden'ın söylediklerini onayladığını gösteriyor. Yani Obama'nın şu ana dek yaptık-ları, Ortadoğu'nun istikrar bulması veya Araplarla ABD arasındaki kutuplaşmaya son verilmesiyle ilgili fanteziler-den ibaretti. Ayrıca bu durum Obama'nın Filistin sorunuyla ilgili çabalarının zayıflatılması anlamına da geliyor; zira, yerleşimleri durdurulması karşılığı İsrail'in İran'ı vurma eğiliminin göz ardı edilmesinden endişe duyuyorum. Yani Obama'nın ülkesiyle Müslümanlar arasındaki ilişkilerde yeni sayfa açmak için yaptıkları, ABD-İsrail işbirliğine dair gizlediği şeyler konusundaki şüphelerle endişeleri ortadan kaldırıp Müslümanları uyutmaktan ibaretti.
Obama yönetimi Biden'ın sözlerini düzeltmeli, İsrail'in bu açıklamaları kendi lehine yorumlamasını önlenmeli. Zira bu durum şartları daha da gerginleştirecek ve kimsenin isteme-diği savaş davullarını yeniden çalacak. Arap ülkelerine düşen- se, savaş senaryolarını durdurmak için harekete geçmek. Zira İran'la İsrail arasında bir savaştan ilk Araplar zarar görecektir. Bazı Arap başkentlerinin Tahran'la ilişkilerinin gergin olduğu doğru, ancak bu gerginlik savaşı yeğleme noktasına varmadı. İran Araplarla ilişkilerini düzeltip karşılıklı saygı ve ortak çıkarlar temeline oturtmak için çaba gösterdi. Ben İran'ın bir gün Arap ülkeleriyle çekişme içine gireceğini düşünmüyorum. Senaryoları ele almak için bir Arap-İran komisyonu kurulabi-lir; zira savaş çıkarsa tek kazanan, çok sayıda kaybeden olacak.
İran'ın nükleer tesislerini vurması halinde en fazla kârlı çıkan İsrail olacak, en fazla zararı da Araplar görecek. Bu zarar sadece askeri tehlikeden değil, patlak verebilecek gerginlikten kaynaklanacak. Irak savaşının ardından yaşananları, Arapların bu savaşı dizginleyemedikleri için hâlâ bedel ödediğini
hatırlayalım. Bu nedenle Arap Birliği ve Körfez İşbirliği Konseyi bir savaşı önleyebilecek araçları araştırmak için yoğun toplantılar yapmalı. Arap-Amerikan ilişkileri bu savaşı durdurabilir. (Umman gazetesi Vatan, 8 Temmuz 2009)

 

 

 

Kaynak: Radikal