Başörtülü kızların evlilik imkânlarıyla ilgili iki görüş hakim medyada: Bazen bu kızların kolayca evlendiği, pek nazik olmayan bir tabirle de "koca bulduğu" görüşü, manidar bir şekilde ileri sürülüyor. Bazen de yenilerde yine gündeme geldiği gibi, başörtülü kızların onlarla evlenmesi beklenilebilecek erkekler tarafından tercih edilmediği şeklinde bir görüş dile getiriliyor.
İki görüş de kısmen haklılık payı içeriyor, fakat bazen hiç dile getirilmeyen sebeplerle....
"Başörtülü kızlar öyle kolayca evlenemezler"; bu, 80'li yıllarda sık tekrarlanan bir görüştü. Başını örtmeye karar veren kızın ailesini bir tedirginlik kuşatırdı: Nasıl yuva kuracak bu "kapalı" haliyle? Çünkü aile dindarlaşan kız evladının, kendini hayata her açıdan kapatan güç bir yola girmiş olduğunu zannederdi. Evlenme çağındaki dindar gençler bazen başörtülü kızları çok bağımsız, hatta "kafası karışık", eski çevreleri ise belki "yeterinden fazla dine düşmüş" bulurdu.
Başörtülü kızın da evlilik konusunda çekinceleri olurdu üstelik: Evlilik sorumluluğunu üstlenmeden önce dini eğitim ve bilinçlenme konusunda eksiğini gediğini tamamlamak, sırası geldiğinde ise bu gelişme çabasında önünü kapatmayacak şekilde bir evlilik yapmak istiyordur. Bir de şu var: Ola ki fazla şey biliyor ya da bilmek istiyor, bu nedenle de aşırı ve ağır geliyordur evlenmek istediği kişiye. Bazen de karşısına çıkan kişi veya kişilerden daha imanlı (takvalı) olanı tanıma ümidiyle geçirilmiştir yıllar. Evlilik teklifinde bulunan kişi bir sahabe profiline sahip midir bakalım... Aykırı örnekler olsa da 80'li yılların hayata hep bir öğrenci hissiyatıyla yaklaşan başörtülü kızlarının evliliğe yaklaşımı ya da evlenebilme şartlarıyla ilgili genel çizgiler bunlardır.
O yıllarda başörtüsü farklılığı işaret ettiği halde bile, kişiyi topluluk içinde görünmez kılacak bir aynılaşmayla örtülürdü. Yırtmaçlı bir pardösü, açık renk başörtüsü, yüksek bir topuk tartışmalara sebep olurdu.
Bu arada geçen yıllar içinde başörtülüler sayısal olarak artış gösterdiler. Sayısal çokluk, çeşitlilik anlamına da geldi. Bir ya da iki kuşak önce tesettürü silikleşme çabasıyla gerçekleştirmeye çalışan hemcinslerinden çok farklı görünüyor, yeni kuşak başörtülüler. Bazen giysi tarzları gibi hayat telakkileri de çilesi çekilmemiş, içselleştirilmemiş bilginin yüzeyselliğini yansıtıyor. Bazen de öyle olmuyor ve alışılmamış bir giyim tarzına sahip olduğu için kınamalara maruz kalabilecek bir başörtülü genç kızın pekâlâ derin bir iç dünyasına ve kavi bir imana sahip olduğunu görüyor insan, konuşulduğunda.
Her insanın kendi özel tarihinin şartlarıyla şekillenen, geri çekilmelerini ya da ileri hamlelerini belirleyen bir hayat akışı var.
Görmüş geçirmiş öğretmen emeklisi bir hanımla sohbet ediyorduk. Sen çok iyi niyetlisin, ama inan ki kısmet bulmak için örtünüyor kızlar artık, dedi. Çünkü çok yakıştırıyorlar başörtülerini, insan bir bakınca tekrar dönüp bakıyor; başörtüsüyle daha çekici oluyorlar ve demek istiyorlar ki, işte, hem güzel hem namusluyuz, yani tam evlenilecek kızlarız.
Geçtiğimiz Mayıs ayında vefat eden ÇYDD başkanı Türkan Saylan da ÇYDD'nin başörtülü öğrencilere burs vermeme nedeninden söz ederken kullanmıştı bu ifadeyi: "Onlar nasılsa kolay koca buluyor."
Saylan, "koca bulmanın" uzun hayat yolunda bir genç kız için en büyük marifet ve maharet olmadığını bilmeyecek biri değildi. Fakat şu yargıyı pekiştiren bir anlamı vardı sözlerinin: "Koca bulmak için başlarını örtüyorlar."
Başörtülü kızlar elbette karşı cinsle ilişkilerinde evi, aileyi işaret ediyorlar. Fakat gerçekten de kolayca evlenebiliyorlar mı? Varoşlardaki başörtüsünün sağladığı bir güvenle şehir hayatına tutunmaya çalışan kızlardan ya da orta halli mutaassıp ailelerin iyi ev kadını olacak şekilde yetiştirilen başörtülü kızlarından söz etmiyorum. Para ve konumlarıyla başörtüsü yasağının oluşturduğu engelleri aşabilen ailelerin başörtülü fertlerinden de söz etmiyorum. Başörtülü olarak okumak veya başörtüleriyle herhangi bir alanda var olmak için bir mücadele vermekte olan kızlar, aynı fikirleri paylaştıkları gençler için uygun bir eş sayılıyorlar mı gerçekten...
İsmail Kılıçarslan bunun böyle olmadığını düşünüyordu, bu nedenle de birkaç sene önce o çok konuşulan, geçtiğimiz günlerde Ahmet Hakan'ın köşesinde konu ettiği yazıyı yazdı: Başörtülü kızlarla kim evlenecek? ( www.cemaat.com, 01.09.2005)
Bir şairin incelikli tespitlerini içeren bu yazısında Kılıçarslan, dindar erkeklerin çevrelerindeki başörtülü genç kızlarla evlenmekten kaçındıklarını, bu nedenle başörtülü kızlar arasında evlenmenin giderek zorlaştığını konu almıştı. Hani, eskiden dindar bir erkek başörtülü kız arardı ya evlenmek için, artık öyle olmuyordu. Dindar erkekler aynı fikriyatı ve hayat görüşünü değil, aynı iş ortamını ya da sosyal ortamı paylaştıkları başları örtülü olmayan genç kızları yeğler olmuştu, evlilik için.
Aşk, her şeyi açıklayan bir sebep olarak kabul edilir, ama aşkın doğması için de bir ortam gerek. Dindar erkekler, iş ortamlarını başörtülü kızlarla değil, başörtülü olmayan kızlarla paylaşıyor. Başörtüsü yasağının aşılabildiği mekânlar, bir kariyer alanında gelecek vaad etmezler genellikle. Ayrıca bu yazıda konu ettiğim başörtülü kızlar muhtemelen, karşı cinsle ilişkilerde dindar erkeklere göre daha sakınımlı, dikkatli sayılabilirler. Yani, onların bulundukları ortamdaki zihnen başı örtülü olmayan kızlara denk düşecek erkeklere evlenecek kişi gözüyle bakmaları güçlükle mümkün olabilir.
Erkekler bu konuda daha rahatlar: Evlenilecek kız onun hayatına uyacak nasılsa, ola ki bir gün başını örtebilir bile.
Bu konudaki tercihler, çok fazla sebepten beslenebilir. Bazen başı örtülü diye evlenilen eş, evlilik süreci içinde gözden düşüyor. İnsanın en başında ne istediğini bilmesi, daha iyi değil mi...
Dindar erkeklerin başörtülü kızlarla evlenmekten kaçınmasının bir nedeni, kariyer. "Basamaklar" isimli hikayemde, vali olma emeline bir türlü ulaşamayan bir kaymakamın aşık olarak evlendiği başörtülü eşini gide gide mesleğinde yükselmesini engelleyen bir çalı dikeni gibi görmeye başlamasını konu almıştım.
"Seçilen" isimli hikayemde ise, aşık olduğu çocuğun gözü bir türlü seçemiyordu, takva açısından kendini silikleştirme çabası içindeki başörtülü kızı.
Fakat başörtülü kızların bir kısmı da seçicilikleri nedeniyle geç evleniyor, dahası evlenmiyorlar. Başörtüsüyle var olma mücadelesi ufuklarını açıyor, kişiliklerini zenginleştiriyor, dolayısıyla evlenecekleri kişide aradıkları özellikler de gide gide çoğalıyor, daha az bulunur hale geliyor. İlkelerini gözetecek şekilde sınırları zorlarken, ola ki mizaçları da zorlaşıyor.
Başörtülü kızların evlilik konusunda yaşadığı güçlükler, başörtüsü yasağının yol açtığı kısıtlanmalardan bağımsız düşünülemez gibi geliyor bana.