Türkiye yeni bir gerilimli sürece doğru itiliyor. Kendi korkularını aşamayan seçkinler iktidarının topluma fatura etmeye çalıştığı bir gerilim bu. Adeta "gölgelerin gücü adına" toplumla savaşmaktan beslenen bir iktidar tutkusu…
Bu süreçte asıl sınavı verecek olanlar bağımsız olması beklenen aydınlar ve medyadır. Zira "aydınlanma"ya hiç de ihtiyacı olmayan halkın seçimi ortada.
Halk adına tercih kullanmaya alışkın statüko yanlısı aydın seçkinciliği ile korku siyaseti arasında bir fark yok. Hatta aydınların kurduğu güç-iktidar ilişkisi topluma yabancılaşmalarını beraberinde getirdi.
Postmodern darbe sürecinde tanık olduğumuz gibi medya kurumları da önemli bir sınavdan geçecek. Türkiye'de darbelerin askeri bürokrasiden önce sivil bürokrat, aydın, medya seçkinleri tarafından kışkırtıldığını, savunulduğunu hatta darbelere davetiye çıkartıldığını hatırlayacak olursak nasıl bir sınavdan söz ettiğimiz daha iyi anlaşılır.
Siyaseti tüketen bürokratik seçkincilik karşısında siyasetin kapılarını açacak olan da yine bu kanallar olacaktır.
Dünya Bülteni bu süreçte üzerine düşen özgürlük, hak ve adaletten ve toplumdan yana tavrını titizlikle sürdürecektir.
Türkiye'de hak ve özgürlük taleplerinin takipçisi bir toplumun eskiye göre daha güçlendiğini söyleyebiliriz.
Benzer gelişmenin medya için de geçerli olduğunu görmek istiyoruz.