Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda sürpriz yok. Hiçbir aday seçilmek için gerekli olan 367 rakamına ulaşamadı. Her parti kendi adayının etrafında kümelendi. Gizli oylamada tek bir fire bile çıkmadı, parti için disiplin tam. Şimdi gözler cuma günü yapılacak ikinci turda. Partiler pozisyonlarını koruduğu sürece buradan da sonuç beklememek lazım.
Abdullah Gül'ün 367'yi bulması için partisi dışından 27 milletvekilinin oyuna ihtiyacı var çünkü. İlk turda dışarıdan gelen destek bir iki oyun ötesine geçemedi. Eğer partilerin politikalarında bir değişiklik söz konusu olursa yarından sonra yapılacak oylama sonuç verebilir. Yeni cumhurbaşkanının seçilmesi sorunların çözümünü de geciktiriyor. Şu an bütün problemler seçimin sonrasına ertelendi.
Bürokrasi çarkı neredeyse durdu. Harekete geçmek için yeni bakanların belli olmasını bekliyor. Benzer atmosfer dün Milli Güvenlik Kurulu toplantısında da yaşandı. Toplantıya katılan üyelerin büyük çoğunluğu kısa sürede yerlerini yenilerine bırakacak. Biraz da bu yüzden son günlerin en kısa toplantısına sahne oldu Çankaya Köşkü. Muhalefet partileri, cumhurbaşkanlığı seçimini daha fazla uzatmanın ülkeye kaybettirdiklerini dikkate alarak ikinci tur öncesi politikalarında değişikliğe gidebilir.
Bu kez seçimler nisan sürecine göre olağan seyrediyor. MHP'nin Meclis'e katılma kararıyla 367 engeli ortadan kalktı. MHP'ye diğer partiler eşlik etti. 22 Temmuz seçimlerine CHP çatısı altında giren DSP bile 13 milletvekili olmasına rağmen içinden aday çıkararak oylamaya katıldı. Dışarıda sadece CHP kaldı. CHP'nin sayısal gücü Meclis çalışmalarını kilitlemekten çok uzaktı. Nitekim sonuca bir etkisi olmadı.
Çankaya sürecinde her şey normal akışında yürümesine rağmen siyaset dışı dinamikleri devreye sokmak isteyenler de yok değil. Maalesef süreci alabora edecek olağanüstü beklenti içinde olanlar var. Tıpkı nisanda olduğu gibi... Bir televizyon programında Başbakan Erdoğan'a Genelkurmay Başkanı'nın açıklamaları ve 27 Nisan bildirisi soruldu. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin siyasete karıştırılmasına tepki gösteren Erdoğan'ın cevabı anlamlıydı: 'Bütün kurumlarımız Anayasa'mızın tanımladığı görevlerle görev yapar. Eğer siyasetin içine onu çekersek, o zaman biz burada niye varız? O zaman biz siyaset yapmayalım, biz çekilelim, siyaseti o zaman başka kurumlar yapsın'.
Başbakan'ın askeri cumhurbaşkanlığı seçimine bulaştırmak isteyenlere verdiği tepki yerinde. Aslında askerî kesim Çankaya sürecine uzak durmaya özen gösteriyor. Geçen hafta bu yöndeki ısrarlı sorular karşısında Genelkurmay Başkanı 'Dükkan kapalı' diyerek cevap vermişti. Dün TSK'yı sürecin içinde gösteren haber ve yorumlarla ilgili Genelkurmay açıklama yaptı. Metne bakıldığında üslup ve içeriğin dikkatli seçildiği, yanlış anlamalara yol açacak ifadelerden kaçınıldığı anlaşılıyordu.
Son açıklamalar, sağlı sollu tahriklerle askeri cumhurbaşkanlığı seçimine çekmek isteyenlere yüz vermediğini, bundan sonra da olumlu yaklaşmayacağını ortaya koyuyor. Bütün bu yaşananlardan sonra askeri rahat bırakmak lazım. Bunda herkesin yararı var. Siyasete dışarıdan yapılan müdahalelerin sonuç vermediği yaşanarak görüldü. Cumhurbaşkanlığı seçimini siyasetin doğal akışına bırakmaktan başka yol yok. Sorunun çözüm yeri Meclis. CHP dışındaki partiler bu konuda uzlaşmaya vardı. İlk tur oylamalara 448 milletvekilinin katılması bunu gösteriyor.
Siyaset kurumu devletin hassasiyetleri ile toplumun değerlerini aynı noktada buluşturacak dinamizme sahip. Çankaya süreci eğer başladığı gibi olağan seyrinde yürürse Türkiye en geç salı günü yeni cumhurbaşkanına kavuşmuş olur. Olağanüstü seçeneklere ihtimal vermediğimi belirtmek isterim.
Kaynak: Zaman