Amerikalılar zorbalığa can atıyor

Paul Craig Roberts

Obama'ya inanan ve sayıları giderek azalan topluluk, adamlarının nihayet vaatlerinden birini -Guantanamo hapishanesinin kapatılması vaadini - yerine getirmesiyle cesaret topladılar. Ancak hapishane kapatılmıyor. Illinois'e taşınıyor. O da şayet Cumhuriyetçiler izin verirse.

Hakikatte Obama, destekçilerine bir başka mağlubiyet daha tattırmış oldu. Guantanamo'nun kapatılması, habeas corpus ilkelerinin ve yargılama usûlünün ihlal edilerek insanların hapsedilmelerine, ABD ve Uluslararası Hukuk'u ihlal ederek onlara işkence yapılmasına bir son vermek demekti.

Obama'nın yapacağı şeyin hepi topu, Amerikan yönetiminin haklarında dava açamadığı 100 kişiyi Guantanamo'dan Illinois-Thomson'daki bir hapishaneye nakletmek. ABD yönetimi, ABD hukuk ilkelerini arsızca çiğnemek için onların kasabasını seçti diye Thomson sâkinleri üzüntülü mü? Hayır, bölge sâkinleri mutlu. İş ve aş demek onlar için.

Bahtsız mahpusların Guantanamo'dayken serbest kalma şansları daha yüksekti. Ama şimdi işsizliğin perişan ettiği mezra'da hapishane memuriyetlerini korumak adına mahkumiyetin devamında çıkar gören iki Senatör, bir Temsilciler Meclisi üyesi, bir belediye başkanı ve bir eyâlet vâlisiyle karşı karşıyalar.

Tutukluların hapse nasıl atıldıklarına ne kamuoyu ne de medya asla ilgi göstermedi. Tutukluların birçoğu, Afgan savaş ağalarının ödül almak için yakaladığı ve terörist diye Amerikalılara sattığı korunmasız insanlar. Zamanın Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in Guantanamo'daki tutukluları hakkında "yeryüzündeki en tehlikeli 780 kişi" demiş olması medya ve kamuoyu için yeterli.

Mahkumların büyük bir çoğunluğu yıllar süren ihlallerden sonra serbest bırakıldı. Illonois'e nakledilecek 100 kişi duruma bakılırsa öylesine fena acılar çekti ki Amerikan yönetimi mahkumların kendilerine yapılan kötü muameleler hakkında insan hakları örgütleri ve dış medyaya verebilecekleri ifadeler yüzünden onları serbest bırakmaya korkuyor.

İngiliz müttefikimiz, Amerikalıların becerebildiğinden daha fazla vicdan örneği sergiliyor. Bush'un Irak'ı gayri meşru işgaline kılıf uyduran eski İngiltere Başbakanı Tony Blair, işlediği suçlar yüzünden Chilcot soruşturma komüsyonunda tanıklık yapan İngiliz yetkililer tarafından kınandı.

London Times, Blair hakkındaki davayı 14 Aralık tarihli nüshasında şöyle duyurdu: Gücün sarhoş ettiği Tony Blair bizi kandırarak savaşa soktu." İki gün sonra First Post'taki manşet şuydu: "Tony Blair'in savaş suçları davası artık taş gibi sağlam." Blair, tedbirsiz davranarak Irak işgalini haklı kılacak gerekçenin (kitle imha silahları) geçerliliğine bakmaksızın işgalden yana olduğunu ağzından kaçırmıştı.

Tony Blair'in savaş suçlusu olarak yargılanmasını isteyen hareket ivme kazanıyor. First Post'ta yazan Neil Clark şöyle diyor: "Iraklılar gayri meşru işgalin yol açtığı kargaşa yüzünden yüzbinlik kitleler halinde ölürken (Bush rejiminden ödül olarak aldığı) milyonları cebine indiren ve nefes kesici bir küstahlıkla kendisini uluslararası hukukun üstünde gören bir adamın (Blair'in) aşağılanmasıdır bu." Clark, kendilerini muaf tutup dururlarken Sırp ve Afrikalı liderleri Savaş Suçları Mahkemesine yollayan batılı uygulamanın tadının iyice kaçtığını kaydetti.

Amerika'da ise Bush, Cheney, Condi Rice, Rumsfeld, Wolfowitz ve Bush rejimindeki çok sayıda diğer savaş suçlularını mes'ul tutma teşebbüsü diye bir şey söz konusu değil. Esasen, Obama, ki Cumhuriyetçiler kendisinden nefret etmeyi severler, Bush tayfasının sorumlu tutulmasının önünü kesmek için kendi yörüngesinden çıktı.

Yüce Mânevi Amerika'da bizler şöhretleri ve politikacıları ancak cinsel yönden düşüncesizlik yaptıkları zaman sorumlu tutarız. Bush veya Cheney'in milyonlarca insanın ölümü ve hayatların mahvedilmesi yüzünden ödeyeceğinden daha fazlasını kız arkadaşı yüzünden Tiger Woods ödüyor. Pazarlama programını Tiger Woods üzerinden şekillendiren danışmanlık şirketi Accenture Plc, Woods'u web sitesinden kaldırdı. Gillete, Woods'un şirketin matbu, işitsel ve görsel reklamlarından kaldırılacağını duyurdu. AT&T ise şirketin Woods'la ilişkisini yeniden değerlendirdiğini açıkladı.

Anlaşılan, Amerikalılar cinsel sadâkatsizliği, düzmece ithamlar ve aldatma yoluyla ülkeleri işgalden, milyonlarca masum insanın hayatını kaybettiği ve yurtlarından çıkarıldıkları işgallerden daha fazla ciddiye alıyor. Hatırlayın, Temsilciler Meclisi, Başkan Clinton'ı Sırbistan'da işlenen savaş suçları yüzünden değil Monica Lewinsky meselesinde yalan söylediğinden dolayı itham etmişti.

Amerikalılar, Bush ve Obama yönetiminin Amerikan sivil özgürlüklerini mahvetmesinden daha ziyâde Tiger Woods'un cinsel ilişkileri yüzünden altüst oldular. Amerikalılar "kendi" hükümetlerinin 8 yıldan beri 1.000 yıl öncesinin hapis uygulamalarına müraacat etmesinden rahatsız olmuşa benzemiyorlar – yani itham etmeden ve mahkumiyet kararı çıkarmadan bir adamı tut ve zindana fırlat.

Kamuoyu araştırmalarına göre Amerikalılar işkenceyi destekliyorlar, ki Amerikan hukukunun ve uluslararası hukukun ihlalidir; yönetimlerinin FISA düzenlemesini ihlal etmesinden ve mahkeme kararı olmaksızın kendilerini gizlice gözetlemesinden rahatsız olmuyorlar. Görünüşe bakılırsa, "bâkiye tek süpergücün" cesur vatandaşları teröristlerden öylesine korkuyorlar ki emniyet uğruna özgürlüklerinden vazgeçmeye razılar, pek de matah bir şey.

Dudak uçuklatıcı bir ilgisizlik sergileyen Amerikalılar özgürlükleri koruyan hukukun üstünlüğünden vazgeçtiler. Hukuk bölümlerinin, baroların sessizliği göstermektedir ki özgürlük çağı bitmiştir. Kısaca, Amerikalılar zorbalığı destekliyor. Yöneldikleri yer orası.


Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı