AKP'nin ayakta kalması Batı için hayati önemde


Kraliçe'nin de işaret ettiği gibi, Türkiye karışık bir bölgede barışı ve istikrarı teşvik etmek açısından kilit bir rolde. AKP hükümeti devrilirse, diğer İslamcılar ılımlılığın işe yaramadığı sonucuna varabilir. Batı'nın, seçilmiş AKP hükümetinin ayakta kalmasından hayati çıkarı var

Resmi ziyaretler Britanya'nın denizaşırı bağlarını güçlendirmek, siyasi işbirliğini derinleştirmek ve kamuoyuna evsahibi ülkenin önemine dair mesaj vermek için fırsattır. Pek az ziyaret Kraliçe'nin Türkiye turundan daha zamanında ve önemli olabilirdi. Yaptığı konuşmada Kraliçe'nin de işaret ettiği gibi, Türkiye böylesine mühim bir dönemde hem AB hem de genel anlamda dünya için Doğu ve Batı arasında köprü oluşturan eşsiz bir konuma sahip. Karışık bir bölgede barışı, istikrarı ve gelişmeyi teşvik etmek bakımından kilit bir rol oynuyor. Soğuk Savaş dönemi ve Ortadoğu'yu sarsan on yıllar boyunca sadık bir NATO müttefiki olarak kaldı.

Türkiye için Britanya da aynı ölçüde önemli.
Britanya Türkiye'nin AB üyeliğinin en tutarlı destekçilerinden biri olageldi. Üyelik müzakerelerini Britanya'nın dönem başkanlığında başlatan Tony Blair'dı ve Londra AB ortaklarının sürece sekte vurmasını önlemek için elinden geleni ardına koymadı. Kırım Savaşı'ndan felaketle biten Gelibolu harekâtına dek eskilere uzanan ortak tarih, kamuoyunun bilincinde tazeliğini koruyan bir karşılıklı güvene vesile oldu; bu yüzden Britanya'nın Türkiye'yle kurduğu ilişki, büyük Türk nüfusuna sahip olan Almanya'dan bile daha sıcak.
Ancak bu sıcak duyguların ötesinde bir şey var:
Türkiye'nin stratejik önemi. Irak'taki istikrar büyük ölçüde Ankara'daki itidale bağlı. Türkiye Saddam'a yönelik saldırıya katılmayı reddetti ama PKK ayrılıkçılarının giriştiği meşum saldırılar, Kuzey Irak'ta ayrı bir Kürt oluşumunun ortaya çıkışını hassas bir meseleye dönüştürdü. Fakat teröristlere sıcak takip mahiyetindeki operasyonlara rağmen Türkiye Irak'ta birlik ve istikrarı desteklemek konusunda sorumlu bir rol oynuyor.
Irak'ın karmaşa ve şiddetten çıkmaya başladığı bir dönemde son derece önemli bir itidal bu.

Yine de Türkiye'nin ne yaptığından belki de daha önemli olanı, neyin örneği olduğu: Müslüman bir laik demokrasi, bölgesel bir sınai güç ve dini aşırılıkçılığın, siniri burnunda militer milliyetçiliğin ve muhafazakâr taşra gelenekleriyle sık sık sürtüşen Batılılaşmış kültürün basınçlarına rağmen özgür ve açık bir toplum niteliğini sürdürüyor. İfade özgürlüğü konusunda hâlâ yapılması gerekenler var: Yazar Orhan Pamuk'a yönelik saldırılar küçük düşürücüydü. Fakat Türkiye'yi bugün eşsiz derecede önemli kılan şey, ılımlı İslam'ı demokrasi ve ekonomik kalkınmayla uzlaştırma gayreti. On yıllardır ilk defa Arap ülkeleri Türkiye'deki gelişmeleri büyük dikkatle izliyor. Zira Erdoğan liderliğindeki hükümet iyi ekonomik siciline ve Avrupa yanlısı yönelimine rağmen devrilirse, (ister doğrudan doğruya şaibeli bir askeri yapı tarafından, isterse laikliğe aykırı faaliyet gerekçesiyle hukuki bir aygıt
tarafından olsun) başka yerlerdeki İslamcılar, ılımlılığın işe yaramadığı, demokrasinin kendilerini asla kabul etmeyeceği veya hukuki yollardan iktidara gelmelerine izin vermeyeceği sonucuna varacaktır.

Bu yüzden Batı'nın Türkiye'deki seçilmiş hükümetin ayakta kalmasından hayati çıkarı var. Sebep sadece AKP hükümetinin yetkin olması değil, küresel bir örnek teşkil etmesi. Bu yaklaşımın tenkitçiler değil, dostlar tarafından dile getirilmesi daha hayırlı; Kraliçe'yle Britanya dışişleri bakanının ilettiği mesaja, Türk generaller ve İslamcılar dikkatle kulak vermeli. Osmanlı İmparatorluğu vaktiyle Müslüman dünyada nüfuz sahibiydi; Türkiye'de olup bitenler sınırlarının ötesini etkilemeye devam ediyor.

Kaynak: Radikal