Paul Craig Roberts
İsrail hükümeti 30 Haziran'da bir korsanlık eyleminde bulundu. İsrail donanması, "Spirit of Humanity" (İnsanlığın Ruhu) adlı tekneyi hukuka aykırı olarak uluslararası sularda alıkoyup 21 kişilik ekibini rehin aldı. Bunların arasında eski Kongre üyesi Cynthia McKinney ve Nobel ödüllü Mairead MaGuire de var. Gazze'nin Akdeniz sahillerine ulaştırılmak üzere teknede bulunan tıbbi malzemelere, zeytin ağaçlarına, yeniden inşa çalışmaları için gönderilen malzemelere ve çocuk oyuncaklarına da el konuldu. "Spirit of Humanity" ve 21 kişilik ekibi, ben şu an yazarken İsrail'e götürülüyorlar.
Gazze, dünyanın en büyük temerküz kampı olarak tanımlanır. İsrail'in, topraklarını çalmak ve İsrailli yerleşimcilere vermek üzere, Amerikan malı silahlarla evlerinden, çiftliklerinden ve köylerinden sürdüğü 1.5 milyon Filistinli'nin evidir Gazze.
17'nci, 18'nci ve 19'ncu yüzyıllarda Amerika'daki yerleşimciler, kızılderililerin ellerinden topraklarını çalmıştı; 60 yıldır şahit olduğumuz, bu oyunun modern zamanlarda yeniden tekrarıdır, BM ve hukuk, İsrail'i Filistin'i çalmaktan men etmesine rağmen. Bir İsrail hükümet sözcüsü, İsrail'in Filistin'i çalmasından dolayı hayıflanan Amerikan Başkanı'na "yerlilerin tüm topraklarını çalan bir ülke..." diyerek çıkışmıştı.
25 Haziran'da bir İsrail barış hareketi yetkilisinden [Güney] Kıbrıs hükümetinin, Spirit of Humanity'nin Gazze'ye gitmek üzere limandan ayrılmasına izin vermediği haberini aldığım anda Spirit Humanity'nin İsrail korsanlığının mağduru olacağını biliyordum. Amerikan Dışişleri Bakanlığı "İsrail Dışişlerinin, İsrail'in Gazze'yi halen çatışma sahası olarak gördüğü, Gazze'ye seyredecek hiçbir teknenin menzile varmasına izin vermeyeceği hakkında Amerika'nın Tel Aviv büyükelçiliğindeki yetkilileri bilgilendirdiğini" açıkladı. Spirit of Humanity ekibi, İsraillilerin elinde can güvenliklerinin tehlikeye düşmesinden Güney Kıbrıs hükümetinin mesul tutulmayacağını belirten bir ferâgat belgesini imzaladıktan sonra gitmelerine izin verildi.
Obama, Gazze'ye insâni yardım gönderilmesi çağrısında bulunmasına, Kızıl Haç, Gazze'yi abluka altında tutan İsrail'i kınamasına rağmen, Spirit of Humanity'nin uluslararası sulardan Gazze'ye güvenle ulaştığını görmek için Amerika'nın niçin yeterli bir donanma göndermediği sorusu geliyor akla. Somalili korsanlara karşı donanma gemileri gönderiyoruz da İsrailli korsanlara karşı niçin göndermiyoruz?
Cevabını hepimiz biliyoruz. Amerika, lafla "insan hakları" oyunu oynuyor fakat icraatta sıfır, özellikle de hak ihlalcisi İsrail olduğunda. Herşeyden evvel İsrail, Kongre ve Obama'ya sahip. Obama'nın Beyaz Saray'ında [personel şefi Rahm Emanuel] bir İsrail vatandaşı, İsrail Silahlı Kuvvetlerinin eski bir mensubu var bir kere. İsrail'in milyonlarca Amerikalı "Hıristiyan Siyonisti" ve "kendilerinden geçmiş evanjelikleri" var. Söz konusu olan İsrail olduğunda, Amerika onun "kukla devletidir." Amerika, o ne derse hemen yapar.
Maço Amerikalılar kimseye boyun eğmeyebilirler ama söz konusu olan İsrail ise durum başka olur. İsrail'in korsanlığı elbette ki yanına kâr kalacak. Nihayetinde işlediği savaş suçları ve uluslararası hukuk ihlalleri 60 yıldır yanına kâr kalıyor. Şayet BM bir şeyler yapmaya kalksa, on yıllardır olduğu üzere ABD veto edecektir.
Rehin alınan yabancı ülke vatandaşlarına ne olacak? Büyük bir ihtimalle serbest bırakılıp ülkelerine gönderilecekler. İnsan hakları eylemcilerinin gayri insâni Gazze ablukasına karşı başka teşebbüslere girmemeleri için Spirit of Humanity İsrail'de kalacak, çalıntı mal olarak.
Diğer yandan İsrail, teknedeki ekibin terörist olduğunu ilan edebilir; Gazzeliler yapılan serbest seçimle Hamas'ı seçmişti. Kukla Amerika'nın Dışişleri Bakanlığı ise İsrail'i değil de Hamas'ı terörist örgüt olarak ilan etmişti. Dolayısıyla yardım ulaştıran Spirit of Humanity ekibi teröristlere yardım ve yataklık etmiş oluyor. ABD Adalet Bakanlğı (sic), Filistinliler teröristlerce yönetiliyor diye, Filistinlilere yardım gönderen yardım kuruluşları ve vatandaşlar hakkında adli soruşturma açıyor.
Nobel ödüllü üyesi - aynı zamanda eski bir Temsilciler Meclisi üyesidir - dâhil tüm ekibin tutuklansınlar ve Bagram üssündeki Amerikan işkence merkezinde basınçlı su ile sorgulanıp diğer işkencelerden geçirilsinler diye Amerikalılara tevdi edilmesi beni şaşırtmaz. "Yurt Güvenliği" ve Amerikan yönetimi geri kalanımıza emsal teşkil etsin diye tüm eleştirilerden kurtulup, Nobel ödüllü bir Temsilciler Meclisi üyesini bertaraf etmeyi gözü dönmüş bir şekilde istiyordur.
Bu esnada, Washington, başarısız bir devlete dönen California'ya mâli yardımı reddetti. Başarısız bir devlet olan İsrail ise, bir Amerikan eyaleti olan California'nın aksine, para ve silah gönderilmek üzere her zaman hesaba katılır.
Washington'daki hükümetimizin California vâlisine "tek kuruş yok" dediği aynı hafta, İsrail'e 2.775 milyar dolar verildi. Online Journal (29 Haziran) işsiz Amerikalıların ödedikleri vergilerin "Kongre'deki küçük bir oda'da" teslim edildiğini yazdı; basın içeri alınmamış. Medyanın, Amerikalı vergi mükelleflerine ait dolarların - Amerikalılar evlerinden atılırken - İsrail nükleer silahlarına gittiğini yazmasını kim ister ki. İsrail'in Hıristiyan destekçileri için sakıncası olmaz elbet, o ayrı.
Amerikan askeri bağışlarını alan diğerlerinin aksine, İsrail'in Pentagon'u atlayıp silah tedarikçileriyle doğrudan ilişkiye geçmesine izin verilir. Sonuç itibariyle İsrail lobisinin nüfuzu artmaktadır çünkü silah tedarikçileri, İsrail'in işini kapmak için Kongre komitelerinde savaş vermektedir. Bu ise İsrail'in İran üzerindeki basıncı arttırmasına imkan veriyor. Online Journal'da yazan Grant F. Smith'e göre Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi üyesi Mark Steven, İsrail siyasi eylem komitesinden 221.000 dolar bağış almış. O halde Import-Export bankasının, İran'la iş yapan ülkelere kredi vermeesini engelleyen yasa teklifini de sunması kesindir.
Amerikalılar süper güç olduklarını sanıyorlar fakat aslında sersem-güçler. Hakikat, bir kukla devlettir.
İsrail'in çocuklara acı çektirdiğine dair çok önemli deliller var. Tanrı'nın seçilmiş halkı, yakaladıkları Filistinli çocuklara düzenli olarak acı çektiriyorlar. İsrailliler, Filistinli çocukları sokaklarda kurşunlayarak da yapıyorlar aynısını.
Ben söylemiyorum. Cenevre merkezli Defense for Children International söylüyor. Time dergisine göre "Filistinli çocuk tutuklulara işkence yapılması ve kötü muamele son derece yaygın, sistematik ve kurumsallaşmış, siyasi ve askeri komuta zincirinin her düzeyinde bu suça iştirak edildiğini telkin ediyor. Time dergisine göre "çocuklar hücrelerde sonu gelmez travmalara düçâr oluyorlar. Salih Nazal, askerlerin bir eve dalıp bir çocuğu sürükleyerek alıp götürmesinin çocukta aile tarafından korunduğu hissini yok ettiğini söylüyor. Hapisten çıktığında ailesine ve arkadaşlarına yabancılaşmış bir şekilde geri dönüyor. Okula gitmeyi hatta evden çıkmayı bile istemiyorlar. Yataklarını ıslatmaya başlıyorlar." Hapisten çıkan çocuklara yardım eden bir YMCA danışmanı ise şöyle diyor: Dışarı çıktıklarında kendilerini bir adam olarak görüyorlar. Çocukluk bitiyor. Ve bir diğer baba figürüne yöneliyorlar – İsrail işgaline karşı savaşan silahlı militan gruplara."
Ve böyle devam edip gidiyor. California için veya Amerikalılara sağlık hizmetleri için yahut evlerini kaybetmiş ve evsiz kalmış Amerikalılara para yok çünkü o paraya İsrail'in ihtiyacı var.
İsrail, Amerikalı vergi mükelleflerinin parasına daha fazla düşman yaratmak için ihtiyaç duyuyor; ve dolayısıyla Filistinlileri bastırması için Amerikan silah sanayisine daha fazla Amerikan parası harcaması gerek; ve daha fazla düşman yaratmak, İsrail'i kendi budalalığından ve kendi şerrinden korumak daha fazla Amerikan parası gerektiriyor.
Beyni yıkanmış Amerikan kamuoyu gayretini yıldan yıla sürdürüyor.
Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı