İşte ben buna "ahlaksız teklif" diyorum.
Bu nasıl dostluktur?
Bu nasıl utanmazlıktır?
Bu teklif şu hususların itirafı manasına gelmiyor mu?
PKK bir terör örgütüdür ve Türkiye'ye zarar vermektedir.
Biz bunu biliyoruz ama gerektiğinde kullanmak için dokunmuyoruz, koruyoruz.
Şimdi İran'ı vurmak, Ortadoğu'da bizim ve İsrail'in çıkarlarına uygun bir düzen kurmak istiyoruz. Sen Türkiye olarak buna itiraz etmeyecek, hatta katkıda bulunacaksın. Eğer bunu yaparsan biz de PKK ya karşı harekete geçeriz. Yapmazsan bir şey yapmaz, hatta el altından desteklemeye devam ederiz.
Atalarımızın "Gâvurdan dost, domuzdan post olmaz" diye bir sözleri vardır.
Kur'an-ı Kerim de "Müslümanları bırakıp gayr-i müslimleri dost (veli; dayanışma, yardımlaşma ve korunma dayanağı) edinmeyi yasaklıyor, bu konuda müminleri defalarca uyarıyor.
"Bugün dünya değişti, artık küreselleşme dönemini yaşıyoruz, eski düzenler ve hükümlerin çağı geçti, bugün dünyada insanlığın menfaati, dostu ve düşmanından söz etmek gerekir, çatışmayı bırakıp anlaşma ve diyaloga yönelme zamanıdır…" deyip durdular, ama dönüp bakıyorsunuz hiçbir şey değişmemiş. Yine haçlılık ruhu var, yine güçlünün zayıfı ezmesi ve sömürmesi var, yine çıkarın ahlakın yerine geçmesi var, yine iki yüzlülük ve çifte standart var…
Peki ne yapalım?
Yine Kur'an-ı Kerim mealen, "Yurdunuza göz dikmeyen, dininize savaş açmayan gayr-i müslimlerle iyilik ve adalet temelinde ilişki kurmanızda bir sakınca yoktur" diyor. Bir de "Müminler ancak kardeştir" diyor.
Bu iki temel kuraldan hareket edilecek olursa çare:
1. Müslümanlar arasında daha sıkı, samimi ve etkili yakınlaşmaların, birliklerin ve birlikteliklerin kurulması.
2. Bütün dünya insanları, bütün gayr-i Müslimler -İslam'a ve Müslümanlara bakış, insanlık, hak ve hukuk anlayışı bakımında- aynı olmadıklarına göre iyileri ile işbirliği; dünyada barışın ve adaletin egemen olması için ortak hareket.
3. Hem din hem de çıkar farkı bulunan ulusların yönetimleri ile kurulacak ilişkilerde aşırı güven yüzünden ihtiyatı ve tedbiri terk etmemek.
Kaynak: Yeni Şafak