ABD'de demokrasi gösterisi

Tucson, Arizona - "Bu benim son seçimim. Bu seçimden sonra daha esnek olabileceğim." ABD Devlet Başkanı Barack Obama'nın Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev'e ihtiyatsızca söylediği ve televizyon kameraları tarafından kaydedilen ifadeleri, bir kere daha dikkatleri ABD başkanlık seçiminin giderek artan tehlikelerinin üzerine çekti.

Kaydedilen sözlerin çözümüne göre Obama, Rus mevkidaşına, "Tüm bu meseleler, özellikle de füze savunma meselesi, bu, bu çözülebilir ama onun bana zaman vermesi önemlidir" dedi. Medvedev de buna, "Evet, anlıyorum. Sizin zamanla ilgili mesajınızı anlıyorum. Sizin için zaman lazım" diye karşılık verdi.

Bu seçimler ne manaya geliyor? Herhangi bir farka yol açacak mı? Başkan Obama'nın ikinci dönem seçimi için niçin zamana ihtiyacı olsun? O aslında ilk seçimi sonrasında elde ettiği "zaman" ile ne yaptı? Onun ilk döneminde ziyan ettiği kariyerinin, gelecek seçimi kazanmasıyla kendisine verilecek yeni "zaman" ile ikinci döneminde de bozulmaya devam etmeyeceğine niçin inanılsın?

Başkan Obama'nın ikinci dönem için göreve başlamasına kadar Rusya devlet başkanından "zaman" istemesi, belli ki füze savunmasıyla sınırlı değil. Bu, aslında ikinci döneminde onun cesaret bulabileceğine dair ümitleri boşa çıkararak onun karşı karşıya kaldığı her dahili ve harici meseleye uzatılabilir.

O halde o, mesela İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yla sözde "Filistin barış süreci" ya da işgal edilmiş topraklarda kanunsuz Yahudi yerleşimlerinin sökülmesi ya da en azından İsrail'in sınırlarının 1967 öncesine çekilmesi konularında daha açık sözlü olacak mıdır?

ABD başkanı sonunda İsrail'in İran'a karşı savaş çığırtkanlığına ayak direyecek mi? O, ABD-İsrail-Suudi ittifakının belli ve kısa vadeli faydaları için Arap Baharı'nı yönlendirmeye çalışmada Suudi Arabistan'a katılmak yerine Arap Baharı'nın yükselen seyrine önem verip serbest ve demokratik arzuların yerine gelmesini mi sağlayacaktır? O gerçekten güvenilir bir nükleer silahsızlanma programı için bastıracak mıdır?

Bu sorular, Amerika Birleşik Devletleri'nde dahili diğer tüm meseleler için de teşmil edilebilir. Tüm bu meseleler, ikinci döneminde onun ilk döneminden daha cesur olabileceğine dair hayali ümitlere yol açıyor.

Büyük gösteri

Kuşkusuz bu noktada bu soruların hiçbiri kesin olarak cevaplandırılamaz. Ama kesin olan şey, Başkan Obama'nın Rusya devlet başkanından yeniden seçilmeyle karşı karşıyayken içinde bulunduğu zor durumu düşünmesini rica etmesidir. Bu mesele belki de zamanımızın en büyük siyasi gösterisi olan, Amerikan başkanlık seçiminin her dört senede bir tekrarlanan, artık kabak tadı vermiş genel manzarasında daha zorlu konuyu gündeme getiriyor. 

Amerikalılar (ve dünyadaki çoğu kişi) Bush'un başkanlığının sonuyla Obama'nın başkanlığının başlangıcını hesap ediyordu ama ne fayda? O, Bush'tan farklı ne yaptı? Sadece AIPAC huzurunda yaptığı konuşmalara bakarsanız bile bunu görürsünüz.

O halde Amerikan başkanlık seçimlerinin maksadı, işlevi ya da faydası nedir?

Her şey Amerikan başkanlık seçimiyle başlar. Bu, siyasi Oscarlar, alışveriş sezonunun başladığı, 34. Cadde'de pencerelerin dekore edildiği, yerlilerden daha çok turistlerin ilgisini çeken Macy'nin Şükran Günü Geçit Töreni'dir. Bu görsel şovu, bu tamamen abes uygulamayı ABD'den uzaklaştırın, iş ülkelere saldırmaya, onları işgal etmeye ve terörizmle mücadele ve demokrasi yayma adına insanları sakat bırakma ve öldürmeye gelince onun geçit töreni yapacak çok az şeyi vardır.

Amerikan başkanlık seçiminin küreselleşen gösterisi, tek bir malı, "demokrasiyi" pazarlamak için düzenlenir ve tasarlanır. ABD demokrasidir ve bu fetişleştirilmiş maldan dolayı insanlar ve vatanlarına bomba atmak ve "insani müdahale" çağrısında bulunmak için gezegenin çeşitli yerlerine uçak gemileri ve savaş uçakları gönderme imtiyazına sahiptir.

ABD başkanlık seçimi şimdi "demokrasi" satan yüce bir burjuva mitidir. Bu, askeri saldırıyı "insani müdahaleden" ayırır ve "terörizmle mücadele" için insansız uçaklardan yapılan saldırıları haklı gösterir ve 1968'de Vietnam'daki My Lai'den 2005'te Irak'ta Hadisiye ve 2012'de Afganistan'da Kandahar'da toplu katliamlarla "barışı korur."

Bu bir demokrasi gösterisidir. Bakın şu işe ki, bu gösteri her dört senede bir ABD emperyalizmini yeniler ve dünya üzerinde istediklerini empoze etmek ve "insani müdahale" başlatmak için için ona moral güç verir. ABD Yurtseverlik Kanunu, İç Güvenlik Kanunu, Guantanamo Körfezi, Bagram Hava üssü, Ulusal Savunma Otoritesi Kanunu (NDAA), kanunsuz dinlemelere giden tüm yollar ve internetin kontrolü ve sansüre doğru ilerlemek, NYPD'nin radikal bir şekilde Müslüman topluluklar ve üniversite kampüsleri hakkında dosyalar oluşturması ve onlara karşı casusluk yapması, tüm bunlar ABD'de hayatın gerçekleridir. Bunların hepsi (Roland Barth'ın sağlık ve mutluluk verdiği şeklinde aldatıcı şarap şişesi gibi) "özgürlük ve demokrasi" diye yutturulan başkanlık seçimi görüntüsü altında kamufle edilir.

Demokrasinin metalaşması

Amerikan siyasetinde en büyük gösteri olarak başkanlık seçimi, büyük bir televizyon reklamı gibidir. Bir seneden fazla süren,  kablolu televizyonlar ve siber uzay gibi büyük ve küçük tüm ağlara yayılan, tek bir mal pazarlayan bir reklam: Deterjan markaları gibi hemen hemen her zaman "yeni ve gelişmiş", yalnız bir mal.

Bir insanın demokratik arzusu AIPAC gibi güçlü savaş yanlısı yabancı ajanlar tarafından radikal bir şekilde tehlikeye sokulduğu zaman, bu siyasi kültürün dünyanın demokratik arzularına "insan hakları" ve "insani müdahale" gibi aldatıcı konuşmalarla kolaylaşan bombalar ve kurşunlardan başka vereceği hiçbir şey yoktur.

Zamanımızdan bir 50 sene sonra Mısır, bugünkü ABD gibi görünebilir ve dünyaya Newt Gingrich ve Barack Obama'nın Arap kopyalarını sunabilir. Yerli muhbirlerden bir ekip, işbirlikçi aydınlar ve düşman için çalışanlar da bu neticenin elde edilmesi için yalancılıkla istihdam edilirler.

Buna karşılık, demokrasinin metalaşması, küresel bir işaret olarak onun fetişleştirilmesi anlamına gelir. ABD ve onun Avrupalı ve bölgesel müttefikleri bunda sağlam bir tekele sahip olmak ister. Bu tekel durumu, değer ve çıkarlarını korumak için gerekli gördükleri her zaman başvurdukları şiddeti haklı gösterir. Obama'nın, NATO'nun Libya'yı bombalamasına ABD'nin dahlini demokrasiyi korumak ve yaymak adına haklı gösterdiğinde olduğu gibi.

Fanon'un Yeryüzünün Lanetlileri'nde (1961), "Batı değerlerinden bahsedildiği her zaman yerlilerde gerilme ve kas tutulması meydana gelir. Yerliler Batı kültürü hakkında bir konuşma duyduklarında hemen bıçaklarını çekerler ya da en azından bıçağının yakında olup olmadığından emin olmaya çalışırlar" demesi tesadüfi değildir.

Amerikalılar, İranlıların büyük bölümünün Mart 2012'de genel seçimdeki abidevi şakanın bir parçası olmayı reddettiği bir yılda, Gingrich/Romney/Santorum ve Obama arasında seçim yapacakları sahte başkanlık seçiminde oy vermemeyi tercih etme gibi aynı seçimle karşı karşıyalar.

Devirleri sona eren, sadece Arap hükümdarlar değil, artık dayanamadıkları kemer sıkma önlemlerine isyan eden kendi halklarının sistematik ayaklanmalarıyla karşı karşıya kalan Avrupa'daki demokrasilerdir de. Aynı şekilde, hatta daha da güçlü şekilde ABD'de derin yolsuzluklar ve özel çıkar gruplarıyla (AIPAC çok daha derin bir hastalığın belirtisidir) çarpık siyasi sistemin de devri bitti.

Amerikan demokrasisi saçmalığı artık dünyayı aldatamayacak (şimdiye kadar aldattıysa tabii). Sadece Barack Obama'nın sıradanlığı ve ikiyüzlülüğünü teşhir etmek için başta Gingrich ya da Santorum'un olduğu, Ron Paul'ün de aniden makul ve akıllı göründüğü bir sistem, dünyanın hiçbir yerinde "insani müdahale" savaşı başlatacak bir demokrasi modeli değildir.

Dünya için genel olarak "demokrasi" şimdi boş bir levha değildir. Hiçbir model, şablon, taslak yoktur. Biz, siyasi olarak ideali bulmak için sürekli devrimlerin olduğu bir döneme girdik.

Merkez tutamaz

El Cezire’de The Stream programında tartışıldığı üzere, para ABD siyasetini belki de tamir edilemeyecek derecede derinden yozlaştırdı. The Stream, "Federal Seçim Komisyonu’na karşı Birleşik Vatandaşlar davasında Anayasa Mahkemesi, dönüm noktası durumunda bir karar alarak, SuperPAC’lar olarak bilinen şirketler, sendikalar ya da bağımsız siyasi eylem komitelerinde çalışan fertlerin, kampanyalara sınırsız katkıda bulunabileceklerine hükmetti. Bu da adayların, kuvvetli halk desteği eksikliği çekerken kampanyalarını finanse edebilmek için Amerika’daki bir avuç zengine bağlı kalmaları sonucunu doğurdu" diye bildirdi. Bu ne tür bir (d?mos) "insanlar" (kratos) "kuvvetidir?"

Amerikan siyasi kültüründe gerçeğin hakemi olma hali uzun süredir A’dan Z’ye durduğu için insanlığın nerede olduğu ya da nereye gittiğinin ölçüsü değildir. Tam tersine: O, dünyanın herhangi bir yerinde özgürlük davasına görülmemiş derecede zararlı bir kuvvettir, buna ABD de dahil. Aslında bunun en açık delili de Wall Street’i İşgal Et Hareketi’nin polis tarafından vahşi şekilde bastırılmasında görülür.

Amerikan demokrasisinin, dünyanın herhangi bir yerinde demokrasi davasına yardım ettiği yanılsamasının yerine gerçek, global demokratik ayaklanmanın sıradan Amerikalıların kendi dejenere sistemlerine karşı ayaklanmalarına yardım ettiğidir. Bu da geleceğe dair tek ümit sebebidir.

Sadece Amerika ya da Avrupa demokrasisi değil, aslında mevcut hiçbir alternatif pek bir şey ifade etmiyor. Bir alternatif bulunması hususunda idealler ve arzular, iş ve meşruiyet arayışıyla sık sık birbirlerinin başşehrine uçuş programları düzenleyen Chavez ve Ahmedinejad gibi bayağılıklarla sona erdi. Castro bile "Dr. Ahmedinejad’a" fahri doktora vermekten rahatsızlık duymadı.

Siyasi İslam’a dair ideal ve arzular da bozularak İran İslam Cumhuriyeti’ne dönüştü. Holokost da sömürgeci güç, “İsrail” adındaki ayrımcı garnizon devleti tarafından istismar ediliyor. Biz, genel manada insanlık, yeni bir dağılımın kavşak noktasında, her şeyin kötü gittiği ve her şeyin değişmesi gerektiği bir andayız. İşte dünyada milyonlarca insanın, militarize olmuş polis vahşetine direnerek kitleler halinde sokaklara dökülmesinin sebebi de budur. Bunlar, kamusal alanlarını talep ediyorlar, kozmik karanlıktaki elleri bir şeyler arıyor ama ne aradıkların kendileri de bilmiyor olabilirler.

Wall Street’i İşgal Et Hareketi’nde Amerikalılar dünyaya katıldılar ve onların mücadelelerini paylaştılar. Genç bir İranlı siyasi eylemci ve Yale Üniversitesi öğrencisi Ali Abdi, geçen senenin sonunda dayanışma kampanyasına başladı. O, kampanya kapsamında ABD’de Wall Street’i İşgal Et Hareketi ve dünyanın çeşitli yerlerindeki katılımcılardan, hikayelerini kendisiyle paylaşmalarını ve karşılığında da İran’daki bir siyasi tutuklunun hikayesini dinlemelerini istiyor. Sonra bir mesajla o tutuklunun el yapımı posterini hazırlıyor. 

Ali Abdi, yüzde 99’luk kesimin hareketinden dolayı bu posterlerden 99 tanesinden bir sergi hazırlamayı planlıyor. ABD başkanlık seçimi ve İran İslam Cumhuriyeti’ndeki zulüm bayağılığından yeni bir dünya siyaseti tasavvur edilmesi hakkında, siyasi sınırlar ve ideolojik kalıpların ötesine geçerek tomurcuklanan ümit işaretinden daha iyi bir işaret bilmiyorum. Ali Abdi, Mart 2012’de İran’da yapılan sahte genel seçimi boykot eden hareketin bir parçasıydı. Kasım 2012 geliyor. Amerikalılar da bir başka abesi boykotta ona katılmalıdırlar. Başkan Obama “zaman” arıyor. Bunu Zuccotti Park’ta göremez.  

Kaynak: El Cezire

Dünya Bülteni için çeviren: Emin Arvas