ABD, İran konusunda Türkiye'den ne bekliyor?


Gregory Schulte, Birleşmiş Milletler'e bağlı olarak Viyana merkezli çalışan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı nezdindeki ABD büyükelçisi. Dün Türk Dışişleri ve Genelkurmay yetkilileriyle İran'ın nükleer programı merkezli görüşmeler yapmak üzere Ankara'daydı. ABD'nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson, evinde verdiği bir kahvaltıda bir grup gazeteciyi Schulte ile bir araya getirdi. Bu toplantıda sorularımızın bir kısmına yanıt aldık; ama yanıt alamadıklarımız da oldu. Bunların başında, Schulte'nin 'Bu soruyu yanıtlamak istemiyorum' diyerek yanıtlamadığı bir tanesi vardı.
Soruya neden yanıt alamadığımızı iyi anlatmak için konuşmaların bir özetini aktarmak gerekiyor.
Büyükelçi Schulte tarafından verilen bilgilere göre ABD'nin İran'ın nükleer programı konusundaki tutumu şöyle:


ABD, İran'ın henüz nükleer silah yapma kapasitesine ulaşmadığına, ama bütün çabasının alternatif enerji değil, nükleer silah olduğuna,
böylelikle başta İsrail olmak üzere çoğu bölge ülkesini tehdit edeceğine inanıyor,

ABD, İran'ın nükleer silah sahibi olmasının bölgede bir nükleer silahlanma yarışı başlatacağından endişe ediyor. (Mısır Dışişleri Bakanı Aboul Gheit'in 13 Ocak 2007'de Radikal'de yayınladığımız söyleşisi, bu endişenin boş olmadığını gösteriyor)

Bu nedenle İran'a yönelik ikili bir strateji öneriyorlar: Diplomasi ve Yaptırımlar. ABD'nin bu çabalardan beklediği, 'İran'daki İslam rejimi liderliğinin hesaplarını değiştirerek, BM ile müzakerelere devamını sağlamak'.

'İran yönetiminin ne istediğini anlamalı ve çözmeliyiz' diyor Schulte; 'Peşinde olduğu uluslararası itibar mı? Güvenlik mi, yeni teknolojiler mi?
Bütün bunların en iyi şekilde zıtlaşma değil, işbirliği yoluyla sağlanacağını anlatalım.'
İş Türkiye'ye doğru böyle geliyor. Çünkü Türkiye'nin başta doğalgaz anlaşması olmak üzere İran'la ekonomik işbirliği alanları var. Schulte, 'İran yönetimi bunları içeride uluslararası planda yalnızlaşmadığı, her şeyin yolunda gittiği propagandası olarak kullanıyor. İran'la iş yapmanın sırası değil' mealinde devam ediyor. Keza, İran'ın Türkiye ile PKK'ya karşı mücadele konusunda işbirliği yaptığı saptamasına, Irak'taki son operasyonlarının aktörlerinden olan Wilson tepki gösteriyor; 'Bizim işbirliğimizle onlarınkini kıyaslamayın' gibilerinden...
Schulte, işte bu noktada Türkiye'nin önemli bir rol oynadığını söylüyor. Nedenini NATO üyesi olması ve İran'la sınırı bulunması olarak açıklıyor.
Türkiye zaten Amerikalıların da hakkını verdiği gibi İran'ı ikna diplomasisi yürütüyor. Schulte de 'Türkiye'den ihtiyaç duyduğumuzu bir şekilde alabiliyoruz' diyor, ama ekliyor: 'Türkiye, İran yönetimine diğer ülkelerle ortak mesajı göndermeli'.
Yanıtsız kalan sorumuz ise şu: Diplomasi yürütmek, mesaj iletmek için sınır komşusu olmak gerekmez. Acaba ABD beklentisinin operasyonel bir
yönü mü var? Türkiye'den mevcut diplomasi çabasına ek olarak beklenen nedir?
Schulte işte burada 'Türkiye ile güvenlik mülahazalarına nasıl karşılık vermek gerektiğini konuşuyoruz.
Bu soruya daha ayrıntılı yanıt veremem' diyor.
Peki, İran konusu ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney'nin geçtiğimiz mart ayındaki Ankara temaslarında bazı ABD kaynaklarınca iddia edildiği gibi operasyon boyutuyla ele alındı mı? Wilson devreye giriyor ve 'Ben görüşmelerde bulundum. İran ağırlıkla konuşuldu, ama Türkiye üzerinden operasyon konusu açılmadı' diye yalanlıyor. Schulte de 'Savaş istemiyoruz' diye ekliyor.
Schulte, Demokratların yönetiminde ABD'nin İran politikasını değiştirip değiştirmeyeceği sorumuza, 'Ben diplomatım, siyasetçi değilim'
diye kaçamak bir yanıt veriyor. Oysa geçenlerde Ankara'da bulunan Amerika'nın eski nükleer silahlanma müzakerecisi, şimdi düşünce kuruluşu CSIS'in ve Demokrat başkan aday adayı Hillary Clinton'un danışmanı Robert Einhorn, Demokratların idaresindeki Beyaz Saray'ın İran tutumunu 'daha gerçekçi' bir hatta çekeceğini söylemişti bize.

ABD'nin kapatma davasının getirdiği sorunlarla uğraşan AK Parti yönetimini İran konusunda sıkıştırması ile, parça parça dağılan Bülent Ecevit hükümetini 2002 başlarında Irak baskısına alması tabii ki aynı koşullara sahip değil. Ama kapatma davasına karşı uluslararası destek arayışı gizli olmayan AK Parti hükümetinden İran konusunda beklentilerin bu dönemde artması da dikkat çekiyor.

Kaynak: Radikal