AB kıtada yeni ihtilafa izin vermez

 

 Gürcistan-Rusya ateşkesinde aracı rolü oynaması, AB'nin yeni bir Soğuk Savaş'a yol açma potansiyeli taşıyan bu yeni çatışmayı yatıştırmak için hiçbir çabadan kaçınmayacağının göstergesi. Rusya, ancak sorunlara yapıcı katkı sağlarsa saygı göreceğinin farkına varmalı

Olaylar ve sorumluluklar dizisi şüphe götürmez ve tarafsız bir biçimde belirlenebildiğinde hâlâ bir şansınız var demektir: Birkaç haftadır devam eden provokasyonlar ve Güney Osetya'yı Gürcistan'ın kalanından ayıran sınır boyunca süren çatışmalar; Gürcülerin 7-8 Ağustos gecesi Güney Osetya'ya yönelik düşüncesizce askeri müdahalesi; Rus askerlerinin Gürcistan topraklarının bir bölümünü işgal etmeden evvel, küçük Gürcistan ordusunu Güney Osetya'dan sürerek ve (Gürcistan'ın 2006'da yeniden asker çıkardığı) diğer ayrılıkçı bölge Abhazya'dan çıkararak verdiği sert ve orantısız tepki.

Çekilme daha fazla gecikmemeli
Dünya bu şiddet patlamasıyla karşı karşıya gelirken, daha ivedi meseleler söz konusuydu. Çatışmalar patlak verir vermez Fransa ve Avrupa tam bir diplomatik çaba içine girdi. Öncelikli olan, bir ateşkesin sağlanması, çatışmanın gerçekleştiği topraklarda yaşayan nüfusun ıstırabına son verilmesi ve yıkımın durdurulmasıydı. Bu nedenle de koşullar hem Rusların hem de Gürcülerin ateşkesi kabul edeceği şekilde oluşturulmalıydı. Başarısız olacağımızdan emin olan çok sayıda kişinin nasihatlerine karşın, dışişleri bakanım Bernard Kouchner ile birlikte, Rusları silahlarını indirme zamanı geldiğine ve Gürcüleri savaşmayı sürdürerek daha fazlasını kaybedeceklerine ikna etmek üzere
12 Ağustos'ta Moskova ve Tiflis'e gittim. Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev ve Başbakan Vladimir Putin'le gün boyu Kremlin'de ve Gürcistan Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili'yle gece boyu Tiflis'te yaptığım uzun konuşmalar, nihayet krize son vermek üzere tarafların altı maddeli bir plan üzerinde iki taraflı bir anlaşmaya varmaları olasılığını mümkün kıldı.
Bu plan her şeyi çözmedi. Bunu amaçlamıyordu da. Ancak tarafların ateşkese varmalarını sağladı. Devlet Başkanları Medvedev ve Saakaşvili ve AB adına şahsımın imzaları, Rus askerlerinin (tarafıma Medvedev tarafından verilen güvenceler uyarınca) çatışmaların patlak vermesinden önceki mevzilerine çekilmesine imkân tanıdı.
Bu çekilme gecikmeksizin gerçekleştirilmeli. Bana göre bu madde müzakere edilemez nitelikte. Bu koşul, 7 Ağustos'tan beri Gürcistan'a giden tüm Rus askerlerini kapsayacak şekilde genişletilmek zorunda. Ateşkes anlaşmasının bu maddesine hızlı bir biçimde ve tamamen uyulmazsa, bundan sonra sahneye çıkması gereken sonuçları kararlaştırması için Avrupa Konseyi'ni olağanüstü toplanmak üzere harekete geçireceğim.
Çekilmenin ötesinde, durumun kalıcı bir istikrara kavuşturulması için daha yapılacak çok şey var. Bir BM Güvenlik Konseyi kararının, söz konusu ilk başarıları kapsamlı bir kesin hükümle pekiştirmesi gerekecek. Tarafları ayırmak ve taahhütlerine tam olarak uyup uymadıklarını soruşturmak üzere uluslararası anlaşmalar tesis edilmek zorunda. Uluslararası toplum yerlerinden olan mültecilere ve Gürcistan'ın yıkımdan iyileşerek çıkmasına yardım için harekete geçmeli. Ayrıca Rusya'nın müdahalesinin bir kerelik, sert ve ölçüsüz bir tepki mi, yoksa komşularına ve uluslararası topluma yönelik olan ve AB'yle ilişkileri açısından da kaçınılmaz sonuçlar doğuracak şekilde sertleşen yeni bir Moskova çizgisinin habercisi mi olduğunu belirlemek zorundayız. Rusya, günümüzün sorunlarını çözmek için sorumlu ve yapıcı bir katkı sağladığı sürece sözünün dinleneceğinin ve saygı göreceğinin farkına varmak zorunda.

Avrupa esnek davrandı Ancak bu krizden çıkarabileceğimiz dersler de var. Birincisi, AB kendini ispatladı. Fransa dönem başkanlığındaki Avrupa, Berlin Duvarı'nın yıkılmasından beri Avrupa topraklarında patlak veren bu üçüncü çatışmayı çözmek için en başından beri kendisini cephe hattına koydu. Bu son krizin ilk evresi boyunca, Avrupa'nın sözü belirleyici oldu: Bir ateşkes için makul koşulları hızla önererek ve her iki taraf açısından savaşı devam ettirmenin siyasi maliyetinin çok fazla olacağını anlatarak diplomasi için alan yaratan, Fransa kanalıyla AB oldu.
Çabalarımız nihayetinde sonuca ulaştıysa bunun nedeni birkaç farklı sese rağmen Avrupa'nın kendisini kınamayla sınırlandırmamış olmasında yatıyor. Söylem ve sade kınama yerine eyleme geçmeyi ve müzakereyi tercih ederek, Avrupa, Rusya'yla olumlu
bir güç dengesini yeniden tesis edebildi ve bu ülkeye sesini duyurabildi. Ev yanarken öncelik yangını söndürmektir. Avrupa, güçlü bir siyasi iradeyle motive edildiğinde yapabileceği çok şey olduğunu kanıtlayan bu başarıyla gurur duyabilir.

'Avrupa dışışleri hizmeti' şart İkinci olarak şu dikkat çekiyor: Halen onay sürecindeki Lizbon Anlaşması yürürlüğe girmiş olsaydı, AB uluslararası krizlerle başa çıkmak için ihtiyaç duyduğu kurumlara sahip olacaktı. Anlaşma onaylanmış olsaydı, En kaygılı devlet ve hükümetlerin başkanlarıyla yakın işbirliği içinde hareket eden istikrarlı bir Avrupa Konseyi Başkanı'nın yanı sıra, üye devletlerle işbirliği içinde alınan kararları yürürlüğe sokan gerçek bir Avrupa dışişleri hizmeti ve hatırı sayılır mali imkânla donatılmış üst düzey temsilcilik mümkün hale gelecekti.

AB'nin ilk görevinin Avrupalıları korumak olduğuna inancım baki. Sonuçları yeni bir Soğuk Savaş'ın işareti olabilecek ölçüde felaket doğuracak bu yeni çatışmayı yatıştırmak için hiçbir çabadan kaçınmayarak yaptığımız da tam olarak buydu.

Kaynak: Radikal